Logo

Tahkimde Hakemin Yetki Kararı ve Etkileri

Tahkim, özellikle ticari uyuşmazlıkların çözümünde tercih edilen bir yöntemdir. Ancak tahkim sürecinin başlamasıyla birlikte hakemin yetkisi konusunda sorunlar ortaya çıkabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 422. maddesi, hakem veya hakem kurulunun kendi yetkisi hakkında karar verebilme yetkisini düzenler. Bu madde, tahkim sözleşmesinin varlığı, geçerliliği ve uygulanabilirliği gibi temel konularda hakemlere önemli bir rol verir. Özellikle, hakemlerin yetki itirazlarını nasıl ele aldıkları ve bu kararların tahkim sürecine etkileri, uyuşmazlık çözümünde kritik öneme sahiptir. Bu yazıda, HMK 422 maddesi kapsamında hakemin yetki kararları ve bu kararların uygulamadaki yansımaları ele alınacak, Yargıtay’ın konuya ilişkin emsal kararı incelenecektir.

Hakemin Yetki Kararı ve Tahkim Sözleşmesi

HMK’nın 422. maddesi uyarınca, tahkim sözleşmesinin mevcudiyeti ve geçerliliği konusunda ortaya çıkan itirazlar, hakem veya hakem kurulu tarafından değerlendirilir. Bu değerlendirme, sözleşmenin diğer hükümlerinden bağımsız olarak yapılır, yani tahkim şartı kendi başına incelenir. Pratikte, bir inşaat şirketi ile alt yüklenici arasında yaşanan bir anlaşmazlık örneği alındığında, alt yüklenicinin sözleşmenin geçersiz olduğunu iddia etmesi durumunda bile, tahkim şartının bağımsız değerlendirilmesi söz konusudur. Bu, tahkim sürecinin, asıl sözleşmenin geçerliliğinden bağımsız olarak devam edebileceği anlamına gelir.

Yetki İtirazları ve Süreç

Hakem veya hakem kurulunun yetkisizliğine ilişkin itirazlar, cevap dilekçesinde yapılmalıdır. Bu itirazlar, tarafların hakem seçimine katılmış olmaları durumunda bile geçerlidir. Bir örnek olarak, iki işletme arasında çıkan ticari bir anlaşmazlıkta, tarafların önceden belirledikleri hakemlere rağmen, bir taraf hakem kurulunun yetkisiz olduğunu iddia edebilir. Bu itirazın kabul edilmesi için en geç cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiği unutulmamalıdır. Yetkinin aşıldığına dair itirazlar da derhal yapılmalı, ancak hakem veya hakem kurulu gecikmenin haklı sebeplere dayandığı sonucuna varırsa, bu itirazları kabul edebilir.

Yargıtay’ın Emsal Kararı ve Uygulamadaki Yeri

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/4467 Esas ve 2015/11347 Karar sayılı kararı, HMK 422. madde uyarınca hakemin yetki kararlarının önemli bir örneğini teşkil eder. Bu kararda, hakem kurulunun tahkim sözleşmesinin geçerliliği ve kendi yetkisi konusunda karar verme yetkisi vurgulanmıştır. Kararda, taraflar arasında imzalanan tahkim anlaşmasının, mahkemenin yetkisine alternatif olarak değil, tahkim yoluna gidilmesi için yapıldığı ve mahkemenin bu konuda görevli olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu örnek, tahkim sürecinin, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde ne derece bağımsız ve etkin bir yol olabileceğini göstermektedir.

Sonuç: HMK’nın 422. maddesi, hakem veya hakem kurulunun kendi yetkisi hakkında karar verebilme yetkisini açıkça ortaya koyar. Bu yetki, tahkim sürecinin etkinliği ve bağımsızlığı için temel bir unsurdur. Yargıtay’ın emsal kararı da göstermektedir ki, tahkim anlaşmasının ve hakemlerin yetkisi, uyuşmazlığın çözümünde merkezi bir role sahiptir. Bu durum, tahkimin, ticari uyuşmazlıkların çözümünde giderek daha fazla tercih edilen bir yöntem olmasının nedenlerinden biridir.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir