Logo

Kıyılara İlişkin İmar Planı ve Parselasyon İşlemlerinin İhlali Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

6. Daire – 2019/21154 – 2022/9092 – 01.11.2022


🔎 Karar Özeti

Danıştay, Muğla ili Datça ilçesindeki parselasyon işlemi ve ilgili imar planlarının iptali istemine yönelik yapılan başvurunun esası hakkında inceleme yaparak, yürürlükteki mevzuat ve kamu yararına uygunluk açısından verdiği kararda, yapılan parselasyon işlemlerinin mevzuata aykırı olduğunu belirlemiş, temyiz taleplerini kabul ederek Bölge İdare Mahkemesi kararını bozmuştur.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE Esas No : 2019/21154 Karar No : 2022/9092 TEMYİZ EDENLER :1-(DAVACI)… VEKİLİ : Av. … 2-(DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF : I-(DAVALILAR) 1-… Büyükşehir Belediye Başkanlığı 2 -… Belediye Başkanlığı VEKİLİ : Av. … 3- … Bakanlığı VEKİLİ : Huk. Müşv. … II- (DAVACI )… İSTEMİN KONUSU : Dava konusu parselasyon işlemine ilişkin Datça Belediye Encümeni’nin … tarihli, … sayılı kararı, … tarihli, … sayılı kararı ile … tarihli, … sayılı kararı yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı, parselasyon işlemine ilişkin Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, … tarihli, … sayılı kararı ve … tarihli, … sayılı kararı ile … Büyükşehir Belediyesi’nin … tarihli, … sayılı kararının iptali, dava konusu 1/5000 ölçekli revizyon nazım ve 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planları yönünden ise davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … günlü E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısmına karşı davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ile … Belediye Başkanlığı vekili tarafından, davanın reddine ilişkin kısmına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi uyarınca mülga Özel Çevre Koruma Kurulu Başkanlığının … tarihli, … sayılı olur’una istinaden onaylanan ve 15/11/2015 tarihli olur ile kesinleştirilerek yürürlüğe giren … Mahallesi 1/5000 ölçekli Revizyon Nazım ve 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planları ile anılan imar planlarına dayanılarak 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca parselasyon yapılmasına ilişkin Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararının ve anılan belediye encümeni kararlarının aynen onaylanmasına ilişkin Muğla Büyükşehir Belediyesi Encümeninin … tarihli, … sayılı kararının Muğla ili, Datça ilçesi, … Mahallesi, Ilıca mevkii, … ada … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planında öngörülen “turizm tesis alanı” ve “yeşil alan” kullanım kararı ile dava konusu 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında öngörülen “günübirlik tesis alanı” ve “yeşil alan” kullanım kararının, yürürlükteki üst ölçekli plan olan 29/09/2014 tarihinde onaylanan Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planında öngörülen “yerleşik alan” kullanım kararıyla uyarlık gösterdiği, plan hiyerarşisine ve planların kademeli birlikteliği ilkesine uygun olduğu, 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planında … ada … sayılı taşınmaz için öngörülen “yeşil alan” kullanım kararı ile 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında dava konusu taşınmazın sahil şeridinin ilk 50 m’lik kısmında kalan bölümü için öngörülen “yaya yolu” ve “yeşil alan” kullanımı ve sahil şeridinin ikinci 50 m’lik bölümü için öngörülen “günübirlik tesis alanı” kullanım kararlarının, Anayasa, Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen sahil şeridlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetilmesi gerektiği esasına ve sahil şeridinin birinci bölümü ve ikinci bölümü için Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen kullanım türleri ve düzenleme esasları açısından uygunluk gösterdiği, kıyı alanlarının kamusal kullanımını arttıran arazi kullanım kararları olduğu, yine dava konusu 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planında … olarak belirlenen yapılaşma koşullarının, Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 17. maddesinde sahil şeridinin ikinci bölümünde yapılacak günübirlik turizm yapı ve tesisleri için belirlenen yapılaşma koşullarına uygun olduğu bu itibarla dava konusu imar planlarının, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına uygun olduğu; Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararın, … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararı ile iptal edildiği, yine hazırlanan parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin uygun görülmesine ilişkin Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararının da, yüzölçümdeki düzeltmeler nedeniyle … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararı ile iptal edildiği ve bu kararla düzeltilen parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin uygun bulunarak onay için … Büyükşehir Belediyesine gönderildiği, … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararının da, askı süresi içinde yapılan itirazlar üzerine Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararları ile uygun görülen itirazlar kapsamında değiştirilerek parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile yeniden düzenlendiği anlaşıldığından, Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, … tarihli, … sayılı kararının, … tarihli, … sayılı kararı yönünden davanın konusunun kalmadığı; Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, … tarihli, …. sayılı kararı ve … tarihli, … sayılı kararı ile Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin … tarihli, … sayılı onama kararı yönünden ise, dava konusu parselasyon planına esas düzenleme sahasının, … ada, … sayılı parselin 118.20 m² lik bölümünün, … ve … sayılı parsellerin ise tamamının düzenlemeye dahil edilmesi gerekirken düzenlemeye dahil edilmemesi sebebiyle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi İle İlgili Yönetmeliğinin düzenleme sınırının geçirilmesi ile ilgili 5. ve 6. madde hükümlerine aykırı olduğu, yine Maliye Hazinesine ait … ada … sayılı parselin tamamının düzenlemeye dahil edilmesi gerekirken düzenleme ortaklık payı (DOP) oranını %40’a kadar tamamlayacak kadarının düzenlemeye dahil edilip %40’ı aşan kısmının düzenleme sahası dışında bırakılmasının düzenleme sınırı ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun olmadığı, düzenleme ortaklık payı (DOP) oranının yasal sınırlara uygun olmasına rağmen düzenleme sahasının mevzuat hükümlerine aykırı olarak belirlenmesi nedeniyle düzenleme ortaklık payı oranının da hukuka aykırı olduğu, dava konusu uygulama işleminden önce … tarihli, … sayılı Datça Belediye Encümeni kararı ile kapanan kadastral yoldan ihdas edilen alanın kamuya terk edilmeyerek, belediye adına tescil edildiği, ihdas parsellerin ortak kullanım alanlarında kullanılmayarak düzenleme ortaklık payı (DOP) oranının düşürülmediği ve bunun davacıya daha az yer verilmesi sonucunu doğurduğu, parselasyon sonrasında dava konusu … ada … sayılı parselin hak edişinin tamamının bu parsele denk gelen … ada … sayılı parselde verilmesi gerekirken, bir kısmının … ada … sayılı parselin isabet etmediği … ada … sayılı parselde verilmesinin İmar Kanunu’nun 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesine aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, parselasyon işlemine ilişkin Datça Belediye Encümeni’nin … tarihli,… sayılı kararı, … tarihli, .. sayılı kararı ile … tarihli, … sayılı kararı yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, parselasyon işlemine ilişkin Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı, … tarihli, … sayılı kararı ve … tarihli, … sayılı kararı ile Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 28/07/2016 tarihli, 2046 sayılı kararının iptaline, dava konusu 1/5000 ölçekli revizyon nazım ve 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Davalı … Belediye Başkanlığı ile … Büyükşehir Belediye Başkalığı tarafından idare mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmına karşı, davacı vekili tarafından davanın reddine ilişkin kısmına karşı yapılan istinaf başvurusu sonucu yapılan incelemede; İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, idare mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmına karşı yapılan isinaf başvurusunun reddine dair İdari Dava Dairesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. Davacı vekili tarafından, idare mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısımına karşı yapılan isinaf başvurusunun reddine dair İdari Dava Dairesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığı bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı … Bakanlığı tarafından, Temyize konu idari dava dairesi kararında davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur. Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından,Temyize konu idari dava dairesi kararında davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur. Davalı … Belediye Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir. Davacı vekili tarafından, savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29.10.2021 tarihli ve 31643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2. maddesi ile de aynı Kararnamenin 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Çevre ve Şehircilik” ibaresinin “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiği görüldüğünden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının davalı olarak belirlenmesi suretiyle işin gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY : Davacının 1/6 oranında hisse sahibi olduğu Muğla ili, Datça ilçesi, … Mahallesi, … mevkii, … ada … sayılı parseli de kapsayan alanda Muğla ili, Datça ilçesi, … Mahallesi 1/5000 ölçekli Revizyon Nazım ve 1/1000 ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planlarının 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesine istinaden mülga Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nın … tarihli, … sayılı olur’una ve 19/07/2005 tarihli Olur’una istinaden onaylandığı, askı süresi içinde yapılan itirazların bir kısmının reddedilmesi bir kısmının uygun bulunması sonucunda Özel Çevre Koruma Başkanlığınca 15/11/2005 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girdiği, sonrasında 19/07/2005 ve 15/11/2005 tarihinde onaylanan revizyon uygulama imar planlarına dayanılarak dava konusu parseli de kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca parselasyon işlemlerinin tesis edildiği, Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile Muğla ili, Datça ilçesi, İskele Mahallesi, Mandalya Ilıca Mevkii, … ada, …, …, …, … sayılı parseller üzerinde 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. Maddesi Uygulaması yapılmasına karar verilmiş ise de anılan belediye encümeni kararının … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararı ile iptal edildiği, düzenleme sınırı yeniden belirlenerek, yeniden belirlenen bu düzenleme sınırına göre parselasyon yapılmasına karar verildiği, … tarihli … sayılı Datça Belediye Encümeni kararı ile de düzenleme sınırı ile ilgili hazırlanan parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin uygun görüldüğü, anılan belediye encümeni kararının ise yüzölçümündeki düzeltmeler sebebiyle … tarihli, … sayılı Datça Belediye Encümeni kararı ile iptal edilerek, düzenleme sınırı ile ilgili parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin yeniden belirlendiği, Muğla Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarihli … sayılı kararı ile onaylanan parselasyon işleminin askı süresi içinde taşınmazın diğer hissedarları tarafından ayrı dilekçelerle parselasyon planı ve dağıtım cetvellerine ilişkin … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararına yapılan itirazlar üzerine, Datça Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararları ile hisse dağıtımında uygun görülen değişikliklerin yapılarak parselasyonun tekrar hazırlanmasına ve diğer itirazların reddine karar verildiği, bu kararlarda uygun görülen değişikliklere göre … tarihli, … sayılı Datça Belediyesi Encümeni kararı ile parselasyon planı ve dağıtım cetvellerinin yeniden hazırlandığı, Muğla Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile 5216 sayılı Kanunu’nun 7/b maddesi uyarınca onaylanarak, askı işlemleri için Datça Belediyesine gönderildiği, askı süresi içinde parselasyon planı ve dağıtım cetvellerine yapılan itirazın Datça Belediye Encümeninin 09/11/2016 tarihli, 638 sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine, davacı tarafından hisse sahibi olduğu Muğla ili, Datça ilçesi,… Mahallesi,… mevkii,… ada … sayılı parseli de kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18.maddesi gereğince uygulanan parselasyon işlemlerine ilişkin yukarıda anılan Datça Belediye Encümeni kararları ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin … tarihli, … sayılı onama kararı ile Özel Çevre Koruma Kurulu Başkanlığınca 15/11/2005 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren Muğla ili Datça ilçesi İskele Mahallesi 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım ve 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planlarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır. İLGİLİ MEVZUAT: 1982 Anayasasında da 1961 Anayasasındaki gibi kıyılar, ‘Tabii kaynaklar ve servetler’ olarak kabul edilmiş; ayrıca, ülkemiz açısından giderek artan ekonomik ve sosyal değerleri gözönünde bulundurularak bu konuda özel düzenlemeye gidilmiştir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Kıyılardan yararlanma başlıklı 43. maddesinde: “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir.” kuralı yer almıştır. Kıyı konusunda, 6785 sayılı İmar Kanununun Ek 7. ve Ek 8. maddelerine göre çıkarılan Yönetmelik ile herkesin kıyılardan mutlak bir eşitlik ve serbestlikle yararlanmasını sağlamak, kıyıların doğal yapısının değiştirilmesini önlemek ve atıklarla kirletilmesini engellemek için kurallar getirilmiş ise de; anılan Yönetmelik 6785 sayılı İmar Kanunu ile birlikte yürürlükten kalkmış olup; Kıyılar yönünden, 1982 Anayasası döneminde yapılan ilk düzenleme 01.12.1984 tarihinde yürürlüğe giren 3086 sayılı Kıyı Kanunu ve buna dayanılarak çıkarılan ve 18.05.1985 günlü, 18758 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3086 sayılı Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliktir. 3086 sayılı Yasanın tümü Anayasa Mahkemesinin 25.02.1986 günlü, 1985/1, K:1986/4 sayılı kararı ile iptal edilmiş; iptal kararının Resmî Gazetede yayımlandığı 10.07.1986 tarihini izleyen altı ay sonra ise 3086 sayılı Yasa yürürlükten kalkmıştır. 3086 sayılı Yasanın yerini, 17 Nisan 1990 günü yayımlanarak yürürlüğe giren 3621 sayılı Kıyı Kanunu almış ve Anayasanın kıyıya ilişkin kuralları Anayasa Mahkemesi kararının gerekçeleri de dikkate alınarak yaşama geçirilmiştir. 3621 sayılı Yasanın 4. maddesinde: “Sahil Şeridi: Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde; a) Uygulama imar plânı yapılacak alanlarda yatay olarak en az 20 metre genişliğindeki alanı, b) Uygulama imar planı bulunmayan belediye ve mücavir alan sınırları içinde veya dışındaki yerleşik alanlarda, çevre düzeni ve/veya nazım imar planı bulunsun veya bulunmasın, yatay olarak en az 50 metre genişliğindeki alanı, c) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışındaki iskân dışı alanlarda çevre düzeni ve/veya nazım imar planı bulunsun veya bulunmasın yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alanı” ifade edeceği şeklinde tanımlanmıştır. Anayasanın Mahkemesinin 18.09.1991 günlü, E:1990/23, K:1991/29 sayılı kararı ile bu tanımlardan 4. maddenin 1. fıkrasının a) bendindeki tanım iptal edilmiştir. İptal kararından sonra yasa koyucu tarafından 4. maddenin sahil şeridine ilişkin kuralları 3830 sayılı Yasa ile yeniden düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile: “Sahil şeridi Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan” olarak tanımlanmıştır. Anayasa Mahkemesince Anayasaya aykırı görülemeyen 3086 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ve 1. fıkrasında yer alan ‘…bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz’ biçimindeki kuralın yerini, 3621 sayılı Kıyı Kanunu ile getirilen Geçici Maddedeki “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümleri geçerlidir. Ancak, 8 inci maddenin ikinci fıkra hükümleri saklıdır.” kuralı almıştır. 11 Temmuz 1992 tarihinde yürürlüğe giren 3830 sayılı Kıyı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun Geçici Maddesiyle de; kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlarla ilgili imar planı revizyonlarının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde tamamlanması öngörülmüştür. Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik 03.08.1990 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin 4. maddesinde kısmi yapılaşma tanımlanmıştır. Buna göre: “Kısmi Yapılaşma: 17 Nisan 1990 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarındaki imar adalarında yer alan parseller ile üzerine birden fazla yapı yapılması mümkün olan parsellerin yüzde ellisinden fazlasında yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan imar plânı ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılarla, ruhsat alınarak en az su basman seviyesine kadar inşaatı tamamlanmış yapıların bulunması durumudur.” Anılan Yönetmelikteki kısmi yapılaşma tanımında, 30.03.1994 günlü, 21890 sayılı Resmi Gazete yayımlanan Yönetmelikle değişikliğe gidilmiştir. Bu değişikliğe göre: “Kısmi Yapılaşma: a) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce belirli bir kullanım amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzii imar planlarının, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam taban alanının yüzde ellisinden fazla olması durumudur. Üzerinde birden fazla yapı yapılması mümkün olan parseller, en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış olmak kaydı ile taban alanı veya yapı sayısı itibariyle bu kapsamda değerlendirilir. b) Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını kapsamak yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonksiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir. c) (Değişik:RG-24/10/2020-31284) 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununa tabi alanlarda; bu Kanun kapsamında 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış turizm amaçlı uygulama imar planlarının, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesimindeki imar adalarının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir. d) (Değişik:RG-24/10/2020-31284) 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununa tabi alanlarda; turizm dışı kullanımlara yönelik olarak hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının ilgi ve kapsamına göre (a) veya (b) bentlerindeki tanımlara uygun yapılaşmış olması durumudur.” kuralına yer verilmiştir. İşlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde, Çevre Düzeni Planı; ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen planlar, Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmaküzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan planlar, Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak Nazım İmar Planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanmış, 8. maddesinde, planların hazırlanması ve yürürlüğe konulmasıyla ilgili hükümlere yer verilmiştir. İşlem tarihinde yürürlükte bulunan anılan Kanun hükmüne istinaden hazırlanan ve Resmî Gazete’nin 02/11/1985 gün ve 18916 (Mükerrer) sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe konulan Mülga Plân Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik’in 1’inci maddesinde, bu Yönetmelik’in amacının; insan, toplum, çevre münasebetlerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımlarının yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın korunma, kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek üzere hazırlanacak her tür ve ölçekteki plânın ve bu plânlar üzerinde yapılacak değişikliklerin hangi esaslar dâhilinde yapılacağını belirtmek olduğu kurala bağlanmış; 3’üncü maddesinde, Yönetmelik’te geçen “Nâzım İmar Plânı” ve “Uygulama İmar Plânı” terimleri 3194 sayılı Kanun’a paralel olarak tarif edildikten sonra, “Plân Değişikliği” terimi, “Plân ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, kamu yararının zorunlu kılması hâlinde yapılan plân düzenlemeleridir.”, “Revizyon Plânı” terimi, “Her tür ve ölçekteki plânın ihtiyaca cevap vermediği veya uygulamasının mümkün olmadığı veya sorun yarattığı durumlar ile üst ölçek plân kararlarına uygunluğun sağlanması amacıyla plânın tamamının veya plân ana kararlarını etkileyecek bir kısmının yenilenmesi sonucu elde edilen plândır.”; “İmar Plânı” terimi ise, “Belde halkının sosyal ve kültürel gereksinimlerini karşılamayı, sağlıklı ve güvenli bir çevre oluşturmayı, yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen ve bu amaçla beldenin ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, tarihsel, fiziksel özelliklerine ilişkin araştırmalara ve verilere dayalı olarak hazırlanan, kentsel yerleşme ve gelişme eğilimlerini alternatif çözümler oluşturmak suretiyle belirleyen, arazi kullanımı, koruma, kısıtlama kararları, örgütlenme ve uygulama ilkelerini içeren pafta, rapor ve notlardan oluşan belgedir. İmar plânı, nâzım imar plânı ve uygulama imar plânı olmak üzere iki aşamadan oluşur.” şeklinde tanımlanmış; 16’ncı maddesinde, hazırlanacak her ölçekteki imar plânlarının yapım ve değişikliklerinde plânlanan beldenin ve bölgenin şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak sosyal ve teknik donatı alanlarında EK-1’deki tabloda belirtilen asgarî standartlara uyulacağı belirtilmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Uyuşmazlık 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden değerlendirildiğinde; Anayasada ‘kıyılardan yararlanma’ koşulları düzenlenirken sadece kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunun belirtilmesi ile yetinilmeyip ayrıca deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği ve kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartlarının yasayla düzenleneceğine ilişkin kurallara da yer verilmiştir. 3086 sayılı Kıyı Kanununun 4,5,6,9,12,13,17. Maddelerinin ve Geçici 2.maddesinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 25.02.1986 günlü, 1985/1, K:1986/4 sayılı kararının ” Geçici 2. maddenin Anayasa’ya aykırılığı sorunu” başlıklı bölümünde: “Geçici 2. maddede, ‘1972 yılından önce Kıyıda doğmuş özel mülkiyete konu yapılar ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Birinci fıkrada sözü edilen yapılara eklenti yapılamaz. Ancak bu yapıların herhangi bir sebeple yıkılması halinde 6 ncı madde hükümlerine göre yapılanmaya izin verilir. Kıyı ve sahil şeridinde Hazineye ait arazi ve arsalar ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler üzerinde gerçek ve tüzel kişiler tarafından 1 Ekim 1983 tarihinden önce izinsiz ve kaçak olarak inşa edilen liman, iskele, rıhtım, balıkçı barınağı ve dayanma duvarları gibi kıyıda bulunması zorunlu tesisler ile sanayi ve turizm tesislerinden ilgili Bakanlıklarca millî ekonomiye katkısı veya kamu yararı olduğu kararlaştırılanlar hakkında 12 nci madde hükümleri uygulanır. Bu arsa ve araziler, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, kullananlara veya tesis sahiplerine kiraya verilebilir…’ denilmektedir. Görüldüğü gibi, maddenin birinci fıkrasında iki tür yapılanma Yasanın kapsamı dışında tutulmuştur. Bunlardan ilki, 1972 yılından önce kıyıda doğmuş özel mülkiyete konu yapılar, ikincisi, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılardır. Bunlardan birinci gruba giren yapılarda mevzuata ve im,ar planına uygun olma koşulu aranmadığına göre, bununla kıyıda .1972 yılından önce mevzuata aykırı olarak yapılan yapıların kastedildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kıyı konusunda da bazı hükümler getiren 11/7/1972 günlü, 1605 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 1972 yılından önce kıyıda kaçak olarak yapılmış olan yapılar bu hükmün kapsamına girmektedir. Kanunun 4. Maddesi incelenirken belirtildiği gibi Anayasa’nın 43/1. maddesindeki ‘Kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu’nu belirleyen hükmü karşısında, özel mülkiyete konu olamayan kıyıda, 1972 yılından önce mevzuata aykırı olarak yapılan yapılar yönünden ‘kazanılmış hakların saklı tutulacağı kuralı uygulanamaz. Çünkü yasalara aykırı durumlara dayanılarak kazanılmış hak iddiasında bulunulamayacağı, hukukun temel ilkelerinden birini teşkil etmektedir. Yine 6. maddenin incelenmesi sırasında, Anayasa koyucunun kıyıda kamu yararı yanında, kişilerin de bazı haklarının bulunduğu gerçeğini gözönünde tutarak, kamu yararı ile kişi haklarını bağdaştırmaya çalıştığı ve sonuçta bu madde ile ulaşılmak istenen amacın, kıyıda mevzuata ve hukuka uygun olarak kazanılmış hakları korumakla birlikte kıyıları kamuya açmak olduğu belirtilmiştir. Maddenin birinci fıkrasında yer alan ‘…bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz.’ biçimindeki kural ile kazanılmış haklar saklı tutulmuş, ikinci ve üçüncü fıkralardaki hükümlerde de, kazanılmış bir kısım haklar dikkate alınarak, bazı koşulların mevcudiyeti halinde ilgililere bu yapı ve tesislerden yararlanma imkanının idarece verilebileceği kabul edilmiştir. Dava konusu Geçici 2. maddenin birinci fıkrasında yer alan ‘1972 yılından önce kıyıda doğmuş özel mülkiyete konu yapılar ile…’ biçimindeki ibarenin kıyıda, mevzuata aykırı olarak yapılan yapılar için 3086 sayılı Kanunun uygulanmayacağı belirtilmek suretiyle kazanılmış hakların korunacağı kuralından yararlanmaları olanağı bulunmayan yapılar için bu hakkın tanınmış olması Anayasa’nın 43. maddesine aykırı düşmektedir. Açıklanan nedenlerle, 3086 sayılı Kanun’un 5., 12., 17. maddeleriyle Geçici 2.maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları ve birinci fıkrasında yer alan ‘…bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz’ biçimindeki ibare Anayasa’ya aykırı olmadığından iptal davasının bu maddeler ve hükümlere yönelik kısımları red edilmeli…..” gerekçesine yer verilmiş; bu çerçevede, 3086 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin 2. ve 3. fıkraları ve 1. fıkrasında yer alan ‘…bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuata ve imar planına uygun olarak yapılan yapılar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz’ biçimindeki ibare Anayasaya aykırı bulunmamıştır. Anayasal durumu ortaya konulan kamusal kullanımının engellenmemesi gereken kıyılar üzerinde “kazanılmış hak” kavramının kapsam ve sınırları, Kıyı Kanunu ve bu Kanunun uygulanması yönünden büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, iptal edilen 3086 sayılı Yasanın yerini alan ve halen yürürlükte olan 3621 sayılı Yasanın Geçici Maddesinin incelenmesi gerekmektedir. Bu maddede 3621 sayılı Yasanın yayım tarihinden (17 Nisan 1990) önce kısmen veya tamamen yapılaşmış alanlara ilişkin mevzuata uygun olarak onanmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümlerinin geçerli olduğu kabul edilmiştir. Kıyı Kanununda değişiklik yapan 3830 sayılı Yasanın Geçici Maddesiyle de; kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlarla ilgili imar planı revizyonlarının 11 Temmuz 1992 tarihinden itibaren bir yıl içinde tamamlanması zorunluluğu getirilmektedir. Bu yasal çerçeveye göre, sahil şeritlerinde 17 Nisan 1990 tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış uygulama imar planları kapsamında; kısmen veya tamamen yapılaşmış alanlarda plan kararlarının uygulanmasına devam edileceği hüküm altına alınmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmamış alanlara ilişkin ilgili imar planı revizyonlarının 11 Temmuz 1992 tarihinden itibaren bir yıl içinde yapılması öngörülmüştür. Kısmı yapılaşma tanımı ise, 03.08.1990 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikle yapılmış, Yönetmelikte, 3621 sayılı Yasanın yayım tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarındaki imar adalarında yer alan parsellerin yüzde ellisinden fazlasında, yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan imar plânı ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılarla, ruhsat alınarak en az subasman seviyesine kadar inşaatı tamamlanmış yapıların bulunması durumu kısmi yapılaşma olarak tanımlanmıştır. 3830 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra Yönetmelikte yapılan değişiklikle kısmi yapılaşma benzer şekilde yeniden tanımlanırken; farklı olarak kısmi yapılaşmanın olmadığı alanlardaki plan revizyonları için Yasaya paralel olarak, 3830 sayılı Yasanın yayım tarihi olan 11 Temmuz 1992 tarihinden itibaren 1 yıl süre verilmiştir. Kanuna, Kıyı Kanunundan önce oluşmuş hakların nasıl ve hangi ölçüler içinde korunabileceğini belirlemek için geçici madde eklenmiş ve buna uygun olarak Yönetmelikle kısmi yapılaşma tanımlanmış ve mevcut hakların sınırları belirlenmiştir. 3621 sayılı Kıyı Kanununun Geçici Maddesi kapsamında geçerli kabul edilebilecek planlar, kısmen veya tamamen planlanmış alanlardaki sahil şeritleri iken, 3830 sayılı Yasa ile gelen Geçici Madde ise, kısmen veya tamamen yapılaşmamış sahil şeritlerinde plan revizyonu yapılmasını öngörmüş, başka bir ifade ile 3621 sayılı Kanunun geçici maddesi ile Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki sahil şeridine ilişkin plan kararları geçerli kabul edilirken, 3830 sayılı Kanunun geçici maddesi ile 11 Temmuz 1992 tarihinden itibaren 1 yıl süre içinde onaylanan plan kararlarınında geçerli olduğu kabul edilmiş, 3621 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra hiç yapılaşmamış alanlara ilişkin olan revizyonun 3621 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılması, diğer bir ifade ile idarelere 3621 sayılı Kanun ve buna dayalı olarak çıkarılan Yönetmelik hükümlerine göre kısmı yapılaşma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine göre yapılaşma ya da yapılaşmaya uygun olmayan parselleri (dolayısıyla 3621 sayılı Kanunun yürürlükteki 100 metrelik sahil şehidi hükümlerine göre) belirleme suretiyle plan revizyonu yapma yükümlülüğü getirilmiştir. Ancak idarenin bu yükümlülüğüne uymayarak verilen süre içerisinde plan revizyonlarını yapmadığı alanlara ilişkin sonraki tarihlerde de kısmı yapılaşma tespit ve araştırılması yapılarak plan revizyonlarının yapılabileceği, yapılmadığı hallerde ise yargı yerlerince de anılan hükümler çerçevesinde bu tespitin yapılabileceği kabul edilmiştir. Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca, imar planının uygulama imar planı ya da mevzi imar planı olma durumuna göre kısmi yapılaşma durumları imar adası veya imar planı bazında değerlendirilmektedir. Kısmi yapılaşma değerlendirmesi mevzi imar planlarında imar adası bazında, uygulama imar planlarında ise sahil şeridinde kalan imar adalarının bütününe göre olması gerekmektedir. Mevzi imar planlarının olduğu yerlerde imar adası bazında değerlendirme yapılmış ve yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam alanın yüzde ellisinden fazla olması durumu, uygulama imar planlarının olduğu yerde de plan kapsamındaki imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında anılan koşulların bulunması kişilere korunacak haklar sağlayan ölçüt olarak ele alınmıştır. Yukarıda yer verilen mevzuat ve yapılan açıklamalar ve Yönetmelik maddelerinde yer alan bu düzenleme göz önüne alındığında, sahil şeridinden yararlanmanın kamunun kullanımına açılmasında kamu yararı olduğu kabul edilmekle birlikte, 3621 sayılı Kanundan önce yürürlükteki mevzuata uygun olarak onaylanmış plan kararları uyarınca yapılaşmış veya yapılaşmamış olsa dahi belli koşulların gerçekleşmesi şartıyla (geçerli bir kıyı kenar çizgisinin esas alınması suretiyle 11.07.1992 tarihinden önce onaylanmış imar planlarına göre kısmi yapılaşma koşullarının gerçekleştiği haller ) yasanın eşitlik ilkesi çerçevesinde tanıdığı haktan yararlanan taşınmazların hukuki statüsünün geçerli olduğu kazanılmış hak kavramı çerçevesinde kabul edilerek daha önce kanunla belirlenmiş hakların korunması ve kişilerin mağdur edilmemesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere imar planları belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus planı ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir ve yeni kullanımlar getirilebilir. Bu bağlamda kanun ve yönetmelik hükmü gereği kazanılmış hakkı bulunduğu kabul edilen sahil şeridinde bulunan taşınmazlara ilişkin sonraki tarihli planlarda yapılacak düzenlemelerin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, kanun ve yönetmelik gereği önceki mevzuata göre yapılaşma veya kısmi yapılaşma koşullarını taşıdığı için hukuken kabul edilen imar haklarının, tıpkı diğer yürürlükteki mevzuata göre getirilmiş mevcut plan kararları gibi zorunlu durumlarda revizyon ve değişikliğe tabi tutulabileceğinde duraksama bulunmamaktadır. Kıyı Kanunun söz konusu hükümleri ile ilgili uyuşmazlıklara genel olarak bakıldığında, idarece, plan kararlarının önceki mevzuata uygun olarak yapılaşma veya kısmi yapılaşma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine yönelik olarak üretildiği, yargısal denetimin de bu kapsamda yapıldığı görülmektedir. Ancak unutmamak gerekir ki, kıyıda yer alan taşınmazlara ilişkin diğer bütün alanlarda olan taşınmazlar gibi idarece yasal zorunluluk ortaya çıktığı zaman yapılacak revizyon ve değişiliklerin plan yapım, yöntem ve tekniklerine, şehircilik ilkelerine kamu kararına uygunluk bakımından inceleneceği tabidir. Olayda davacı tarafından dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında uyuşmazlık konusu taşınmaza “yaya yolu, yeşil alan” ve “günübirlik tesis alanı” kullanımı getirilmesi nedeniyle bakılan dava açılmıştır. Bu nedenle bakılan davada uyuşmazlık konusu taşınmazın dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “yaya yolu, yeşil alan” ve “günübirlik tesis alanı” kullanımı bakımında inceleme yapılması gerekirken dava konusu olmayan “turizm tesis alanı” yönünden de inceleme yapılmasında isabet görülmemiştir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz sahil şeridinde yer alan bir taşınmaz olup, bilirkişilerden ek rapor alınmak suretiyle, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında uyuşmazlığa konu taşınmaza getirilen “yaya yolu, yeşil alan” ve “günübirlik tesis alanı” kullanımı yönünden Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanunun Uygulanmasına dair Yönetmelik hükümleri gereğince kısmi yapılaşma durumunun gereçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak ayrıca şehircilik ilkeleri planlama esasları ve kamu yararı da dikkate alınarak yapılacak değerlendirme sonucu yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla 1/5000 ölçekli revizyon nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli revizyon uygulama imar planı bakımından davanın reddine dair karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki İdari Dava Dairesi kararında isabet görülmemiştir. Uyuşmazlık parselasyon işlemi yönünden incelendiğinde; Dava konusu parselasyon işleminin dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı için yukarıda belirtilen incelemeler sonucu verilecek karara göre parselasyon işlemi hakkında da yeniden bir karar verileceğinden bu aşamada parselasyon işlemi yönünden dava konusu işlemin iptaline dair karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki İdari Dava Dairesi kararında isabet görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ve davalının temyiz isteminin kabulüne, 2…. İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısımlarına karşı davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile … Belediye Başkanlığı tarafından, davanın reddine ilişkin kısmına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının BOZULMASINA, 3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 01/11/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir