📜 Danıştay Karar Künyesi
4. Daire – 2019/8879 – 2022/4826 – 20.09.2022
🔎 Karar Özeti
Temyiz edilen Danıştay kararında, vergi dava dairesinin ilanen tebliğ edilen ödeme emirlerinde hukuki isabetsizlik bulunduğu gerekçesiyle önceki kararın bozulması talep edilmektedir.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/8879
Karar No : 2022/4826
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı, adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen …sayılı ve …, …, … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; şirket hakkında alınan bir haciz kararının ve haciz varakasının dosyaya sunulmadığı, malvarlığı sorgulamaların ise ödeme emirlerinin düzenlenmesinden sonra yapılan sorgulamalara ilişkin olduğu, asıl borçlu şirket hakkında başlatılan takibin sonuçsuz kaldığına ilişkin yeterli delil bulunmadığı, dava konusu ödeme emirleri ile istenilen amme alacaklarının öncelikle asıl borçlu şirketten tahsil edilmeye çalışılması ve amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemediği veya tahsil edilemeyeceğinin idarece ispatlanması gerekirken, bu koşullara uyulmadan şirket kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu …nolu ödeme emri içeriği … ve …plaka/tutanak nolu 2011/04-06 dönem gelir (stopaj) vergisi ve damga vergisi borçlarının tahsili için asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih, …nolu ödeme emrinin 20/09/2011 tarihinde tebliğ edildiği, bahse konu amme alacağı için 01/01/2012 tarihinde başlayan tahsil zamanaşımı süresinin 31/12/2016 tarihinde dolduğu ve davalı idarece bu süre içerisinde zamanaşımını kesen bir husus ortaya konulamadığı, ödeme emrinin … ve … plaka/tutanak nolu 2011/04-06 dönem stopaj vergi ve damga vergisine ilişkin kısmında bu nedenle hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu … nolu ödeme emrinin …, …plaka/tutanak nolu 2011/04-06 dönem stopaj vergi ve damga vergisi borcu ile …nolu ödeme emri, …nolu ödeme emri ve …nolu ödeme emirleri içeriği amme alacağının tahsili için asıl borçlu şirket adına düzenlenen muhtelif ödeme emirlerinin şirkete tebliğ edilemediğine ilişkin tebliğ alındılarının sadece dağıtıcı imzası ile iade edildiği, 26/12/2011, 15/05/2013 ve 04/10/2013 tarihli adres tespit tutanakları üzerinde tebliğ edilemeyen evraklarla ilgili bir bilgiye yer verilmediği, dolayısıyla adreste bulunamama halinin 213 sayılı Kanun’nun 102. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü şekliyle tutanak haline getirilmeksizin, şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğinin usulsüz olduğunun anlaşılmış olması karşısında, henüz asıl borçlu şirket hakkında kesinleşmemiş borç için takibi mümkün olmayan davacı adına düzenlenen bahse konu ödeme emirlerinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İstinaf başvurusunun belirtilen gerekçelerle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Usulsüz tebligat nedeniyle verilen iptal kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava konusu … nolu ödeme emrinin 1, 4. ve 5. sırasında kayıtlı borçlar yönünden;
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar temyize konu mahkeme kararının, dava konusu … nolu ödeme emrinin … ve … plaka/tutanak nolu 1, 4 ve 5. sırada kayıtlı alacakların tahsil zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kabulüne ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.
Dava konusu … nolu ödeme emrinin 2. ve 3. Sırasında kayıtlı borçlar yönünden;
Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararında “…dava konusu … nolu ödeme emrinin … ve … plaka/tutanak nolu 2011/04-06 dönem stopaj vergi ve damga vergisine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır…” şeklinde hüküm verildikten sonra devamı paragrafta “Dava konusu … nolu ödeme emrinin …, … plaka/tutanak nolu 2011/04-06 dönem stopaj vergi ve damga vergisi borcu ile …nolu ödeme emri, 13/12/2017 tarih …nolu ödeme emri ve … tarih, …nolu ödeme emirlerine gelince;…” yazılarak … nolu ödeme emrinin 1,4 ve 5. nolu kalemlerine ilişkin iki ayrı gerekçe ile kabul kararı verilirken, … nolu ödeme emrinin 2. ve 3. sırasında kayıtlı alacaklar yönünden hüküm kurulmadığı anlaşıldığından, Vergi Dava Dairesince söz konusu alacaklar yönünden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Dava konusu …, … ve … nolu ödeme emirleri yönünden;
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un, olay tarihinde yürürlükte olan, 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde ise, kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği hükümleri yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun, “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği; aynı Kanunun, olay tarihinde yürürlükte olan, “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı; 103. maddesinde ise, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, bahse konu ödeme emirleri içeriği amme alacağının tahsili için asıl borçlu şirket adına düzenlenen muhtelif ödeme emirlerinin şirkete tebliğ edilemediğine ilişkin tebliğ alındılarının sadece dağıtıcı imzası ile iade edildiği, 26/12/2011, 15/05/2013 ve 04/10/2013 tarihli adres tespit tutanakları üzerinde tebliğ edilemeyen evraklarla ilgili bir bilgiye yer verilmediği, dolayısıyla adreste bulunamama halinin 213 sayılı Kanun’nun 102. ve devamı maddelerinde öngörüldüğü şekliyle tutanak haline getirilmeksizin, şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin usulsüz ilanen tebliğ edildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak 26/12/2011, 15/05/2013 ve 04/10/2013 tarihli adres tespit tutanakları ile asıl borçlu şirketin ticaret sicil gazetesinde kayıtlı adresini terk ettiği hususunun mahalle muhtarı ve memur imzasıyla tespit edildiği, bunun üzerine şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, asıl borçlu şirketin bilinen adreslerini terk ettiğinin muhtar nezdinde usulüne uygun olarak düzenlenen adres tespit tutanakları ile ortaya konulduğu ve kanunun amaçladığı anlamda tebliğ imkansızlığının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, Kanun’un öngördüğü anlamda ilanen tebliğ için öngörülen şartlar olayda gerçekleştiğinden, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin ilanen tebliğinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, usulüne uygun olarak yapıldı ise, asıl borçlu şirket tarafından ödeme emirlerine karşı dava açılıp açılmadığı, asıl borçlu şirket nezdinde mal varlığı araştırılması yapılarak amme alacağının tahsil edilebilirlik imkanın olup olmadığı gibi diğer hususları araştırılarak karar verilmesi gerekirken ilanen tebliğ koşulları oluşmadığı nedeniyle ödeme emirlerini iptal eden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, …nolu ödeme emrinin 1, 4. ve 5. sırasında kayıtlı borçlara ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA,
3.Anılan Vergi Dava Dairesi kararının, …, … ve … nolu ödeme emirleri ile … nolu ödeme emrinin 2. ve 3. sırasında kayıtlı borçlara ilişkin kısmının Üye …’nin karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
4.Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 20/09/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.