📜 Danıştay Karar Künyesi
İdare Dava Daireleri Kurulu – 2022/2954 – 2023/2554 – 06.11.2023
🔎 Karar Özeti
FETÖ ile irtibatı olan bir hakim hakkındaki meslekten çıkarma kararının hukuka uygun olduğu, Danıştay Beşinci Dairesi’nin kararının temyizen incelenerek onandığı karara ilişkin hukuki bir değerlendirme.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2954
Karar No : 2023/2554
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av….
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 27/12/2021 tarih ve E:2018/3052, K:2021/4755 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve …sayılı kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 27/12/2021 tarih ve E:2018/3052, K:2021/4755 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçlarından … Cumhuriyet Başsavcılığının Soruşturma No:…sayısına kayden yürütülen soruşturmanın devam ettiğinin anlaşıldığı,
ByLock delili yönünden, davacı tarafından… GSM numarasından, … IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiği ve anılan uygulamayla bağlantı kurulduğu ve davacının “…” ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı ve şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğunun anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına ve diğer hususlara yönelik ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Yıllık (Albüm) Kurulu üyeliği/Sınıf Başkanlığı yönünden, davacının örgütün yargıda etkin olduğu dönemde Adalet Akademisinde Yıllık (Albüm) Kurulu üyeliği yapmasının FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğunun değerlendirildiği,
Dijital Değerlendirme Raporu yönünden, davalı idarece dava dosyasına sunulan 02/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Adli Tıp Kurumu Adli Bilişim İhtisas Dairesi Mobil Cihazlar İnceleme Şubesi görevlilerince programlarla ilgili olarak telefon içerisinde yapılan incelemede net.client.by.lock (BYLOCK) ve ai.bts.eagle (EAGLE) programlarına ait dijital kalıntılara rastlanıldığının tespit edildiği, söz konusu tespitin, yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirilmesi neticesinde davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
Unvanlı görev yönünden, davacının, FETÖ/PDY terör örgütünün yargıda etkin olduğu dönemde Anayasa Mahkemesi Raportörü olarak görevlendirilmesinin, diğer tespitler ile birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği, gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemin dayanağı olan 667 sayılı KHK’nın Anayasaya aykırı olduğu; temyize konu Daire kararında yer verilen Danıştay Savcısı görüşlerinin tarafına tebliğ edilerek karşı görüşleri alınmadığından çekişmeli yargılama ilkesine aykırı bir yargılama yapıldığı; OHAL kapsamında çıkarılan KHK’larla ancak olağanüstü halin gerektirdiği ölçüde OHAL’e dair konularda ve süreyle sınırlı olarak geçici tedbirler alınabileceği, OHAL hükümlerine dayanarak hakimlik mesleğinden ihracının çekirdek haklara müdahale olduğu gibi ölçülülük ilkesine de aykırı olduğu;18/07/2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan işlemin anayasal dayanağının kalmadığı, bu nedenle görevine başlatılması gerektiği; ByLock uygulamasını indirmediği, Yargıtay içtihatlarına göre kullanıcı olmak için aranan şartları taşımadığı, MİT tarafından sadece istihbarat faaliyetleri kapsamında elde edilen bu verilerin, hukuka uygun delil olarak kabul edilemeyeceği; uyuşmazlıkta Anayasa, 6087 ve 2802 sayılı Kanun’larda belirtilen usullerin ve güvencelerin uygulanması gerektiği; dava konusu işlemlerin tesisi sürecinde kişiselleştirme yapılmadığı ve savunma hakkının ihlal edildiği, işlem sırasında bulunmayan bilgi ve belgelere göre karar verildiği; aleyhine beyanda bulunan tanıkların etkin pişmanlıktan yararlanan veya itirafçı olan kişiler olduğu, salt kendini kurtarma gayesi ile beyanda bulundukları, kaldı ki bu beyanlarda suç işlendiğine dair bir ifadenin bulunmadığı; yılllık kurulu üyeliğinin terör örgütü ile bağdaştırılmasının hukuken kabul edilebilir nitelikte olmadığı; süreçte Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan temel hakların ihlal edildiği belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararında da belirtildiği üzere, davacı hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme ve Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçları nedeniyle açılan ceza soruşturmasının … Cumhuriyet Başsavcılığının Soruşturma No:… sayılı dosyasında devam etmekte olduğu anlaşılmıştır.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza soruşturmasında terör örgütüne üye olma suçunun tespitinde delil olarak değerlendirilecek bir kısım fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecek nitelikte olduğundan, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin bu davada, ”silahlı terör örgütüne üye olma” isnadıyla açılan ceza soruşturması sonucu verilecek kararın beklenmesi gerekmemektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 27/12/2021 tarih ve E:2018/3052, K:2021/4755 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Fazladan yatırılan 168.30TL harcın istemi halinde davacıya iadesine,
4.Kesin olarak, 06/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.