📜 Danıştay Karar Künyesi
6. Daire – 2022/1944 – 2024/5050 – 30.09.2024
🔎 Karar Özeti
Danıştay Altıncı Daire, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikteki ‘mimar veya’ ibaresinin iptali istemini değerlendirerek, dava konusu düzenlemenin iç mimarlar dışında başka bir disiplin tarafından hazırlanmasına imkan tanınmasının bilimsel bir yaklaşım olmadığına karar vermiştir.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/1944
Karar No : 2024/5050
DAVACI :… Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : … Odası
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : 25.02.2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir.
İSTEMİN ÖZETİ : 1963 yılında kurulan uluslararası iç mimarlar konfederasyonu (IFI) iç mimarlık ve tasarımcılık kavramlarını “iç mekanların seviyeli ve işlevsel olabilmesine ilişkin problemleri tanımlayarak araştıran ve yaratıcılığını ekleyerek çözen; mekan tasarlayan, tasarım analizini yapan, şantiye denetimi, yapı sistemleri estetik, iç mekana ilişkin konstrüksiyon bilgisi, donatı, malzeme ekipman konusunda bilgi veren; iç mekana ilişkin çizim ve dokümanları hazırlamak üzere eğitim ve deneyim sahibi olan kişidir” şeklinde tanımladığı, söz konusu tanım ve TMMOB İçmimarlar Odası Serbest İçmimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği bir arada değerlendirildiğinde içmimarların görev alanına giren iç mekan ile ilgili tasarım, tadilat gibi işlerin; dava konusu yönetmeliğin iptali istenen maddesiyle mimarların görev alanına dahil edilmeye çalışıldığı, içmimarlık mesleğini mimarların icra etmesi neticesinde, KKTC’de dahil olmak üzere ülkemizde 89 üniversiteden mezun olan yaklaşık 80 bin içmimarın Anayasal hakkı olan, kamu kurumlarında ve diğer alanlarda çalışma hakkı ihlal edildiği, mimarlık mesleği mensuplarının alanlarını genişletmesinin, rekabet koşullarını etkilediği, sadece içmimarlık yapan oda üyelerinin hazırlaması gereken iç mekânların tasarımına dair iç mekân projelerinin rekabet kuralları ihlal edilerek mimarlar tarafından hazırlandığı ve içmimarların mağdur edildiği, 6235 Sayılı TMMOB kanununun 6. maddesinde; Birlik Yönetim Kurulunun görevlerinin düzenlendiği, 19. maddesinde de odaların bu yasanın 2. maddesinde belirtilen amaç için Birlik Genel Kurulunca kararlaştırılan işlerden yalnız odalarını ilgilendiren kısımlar ile görevli oldukları, odaların ve organların kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacaklarının belirtildiği, Anayasal bir kuruluş olan TMMOB’un odaları uzmanlık alanlarına göre ayrıştırma kararı gözardı edilerek mimarlık fakültelerinde 4 yıl eşit koşullarda eğitim alan iç mimarların iştigal alanını mimarların ifa etmesine imkan sağlamanın Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı olduğu, Mimarlar Odası Yönetmeliğinde yer alan iç mekân düzenlemesinin TMMOB’un 12 Mart 2005 tarih ve 214 sayılı kararı gereğince, içmimarlık meslek alanına dahil edildiği ve Mimarlar Odası SMM Yönetmeliğinden çıkartıldığı, bu sebeple de iç mimarlık mesleğinin faaliyet alanı içerisinde bulunan iç mekan düzenleme ve donanımı hizmetlerinin, içmimarı planlama, sistem detayı, donatım detayı, tefriş gibi argümanların mimar tarafından yapılmasının hukuka aykırı olduğu, iç mimarlık meslek alanında eğitim almış iç mimarların meslek alanına giren konularda, iç mimarın hazırladığı iç mimari proje ile icra edilmesi ve uygulanmasının ülkemiz kamu kaynaklarının daha etkin kullanımı, Anayasanın 135. maddesi, 6235 sayılı kanun, ilgili mevzuatlar ve kesinleşen mahkeme kararları gereği zorunlu olduğu, dava konusu Yönetmeliğin fen ve sanat kuralları ile de örtüşmediği, sanat, teknik ve ekonomi açısından ileri düzey araştırma, uzmanlık ve tasarım yaklaşımı gerektiren 5. grup yapıların iç mekân tasarımlarını ele alan konu hakkında; yetkin ve yeterli eğitim almamış mimarlık mesleği mensuplarının icra etmesine imkân sağlamanın oluşturacağı risklerin düşünülmediği, ülkemizde iç mimarsız inşa edilen ve tadilata uğrayan binaların estetik ve fonksiyonel olmadığı, mevcut durumda iç mimardan yararlanılmadan icra edilen projelerde; estetik ve konforu bulmak adına hacim ve maliyetleri büyümüş, uygun ortamda yangın dayanımı, ısı, nem kaymazlık, renk ve dokusal özellikleri dikkate alınmadan uygun malzeme kullanılamadığı, istenilen kalite, konfor ve güvenlik koşullarının oluşturulamadığı, iç mimari projelerin yapı kullanma izin belgesi alınmadan önce değil ruhsat aşamasında ilgili idareye sunulması gerektiği, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde yapılan hukuka ve bilime aykırı değişiklik ile Türk Standartları Enstitüsünün erişilebilirlik ile ilgili yayımladığı TS – 9111 Özürlüler ve Hareket Kısıtlılığı Bulunan Kişiler için Binalarda Ulaşılabilirlik Gerekleri Yönetmeliğinde geçen ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde aranan iç mekan tasarımında uygulanması zorunlu kılınan normlar ile uyuşmadığı, iç mekân tasarım hizmetlerinin TMMOB ve Danıştay kararları gereği iç mimarlık meslek disiplinin alanı içerisinde olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: İç mimarlığın bir mekanı (ev, büro, sinema, lokanta vb.) veya çevreyi (bahçe vb.), işverenin isteklerini ve ekonomik olanaklarını dikkate alarak, ilgili kanun ve yönetmeliklere, sanat ilkelerine uygun, mekan kullanım kalitesini ve konforunu öne çıkartan, tanımlı mekanların, tanımlı işlevlerle, kullanıcı için biçimlendirilmesi ve tasarlanmasını sağlayan meslek dalı olduğu, bu hükümlerden de görüleceği üzere; mimarlık meslek mensubunun müellif olarak tasarlamaya, uygulamaya, kabule, imzaya yetkili ve sorumlu olduğu mimarlık hizmet alanlarının belirlendiği, “iç mimarlık” mesleği ile ilişkilendirilmesi ya da eş değer tutulması ya da “iç mimarların” iştigal alanına giren işlerin “mimarların” görev alanına dahil edilmeye çalışılması gibi bir durumun söz konusu olmadığı, düzenlemede belirtilen iç mimarların görevi olan tasarım ve hizmet alanlarından ve iç mimarlık ile ilgi tanımlardan anlaşılacağı üzere iç mimari ile ilgili iş ve işlemlerin yapının iç mekan ve çevresi ile ilgili unsurlar olup ortaya çıkarılan tasarım, ürün, yapım şekli, kullanılan malzeme ve tamiri açısından yapının “mimari tasarımı” ile “taşıyıcı sistemini” etkilemediği, herhangi bir projenin, ruhsat eki proje olarak istenebilmesi için “yapım işi kapsamındaki” yapının fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olarak yapılabilmesine hizmet etmesi gerektiği, ancak, iç mimarlık hizmetinin yapıların iç tefrişatının, malzeme, doku, renk, aydınlatma ve donatı ergonomisi bilgisiyle yansıtıldığı bir kompozisyon uğraşı olarak binaların içinde yer alan mekanların hacim ve yüzeyleri ile mimari projelerde belirtilebilen donatıların çeşit ve özelliklerini değerlendiren çalışmaların bir bütün olup 3194 sayılı İmar Kanunu ve yönetmelikleri kapsamında yapı ruhsatına tabi işlemler arasında olmadığı, ayrıca söz konusu projelerin dava konusu düzenleme olsun ya da olmasın cami, kütüphane, alışveriş merkezi, tiyatro, sinema, konferans salonu, hastane, otel gibi özellik arz eden yapılara yönelik olarak yapı sahibi veya hizmeti sunan idarelerin isteklerine bağlı olarak talep edilmesinin önünde de imar mevzuatı açısından herhangi bir engel bulunmadığı, yapının taşıyıcı sistemini etkilemeyen, mimari projelerdeki alanı arttırmayan, mekân ölçü ve niteliklerini değiştirmeyen, dekoratif nitelikteki iç mimari projelerinin, her yapı için (örneğin 2+1, 4+1 konut binaları ya da bakkal, manav, büro binası gibi ticaret) aranmaması gerektiği, iç mimarlar tarafından “iç mimari proje” icra edilmesi ve uygulanmasına yönelik halihazırda imar mevzuatında herhangi bir sınırlandırma ya da kısıtlamanın bulunmadığı, söz konusu madde düzenlemesinde yer verilen ve mimarlık fakültelerinin eğitim öğretim programı (tasarım, strüktür, konstrüksiyon, yangın, yapı malzemesi, imar mevzuatı, kentsel tasarım ve şehircilik, röleve, mimari proje, gibi) ve ilgili mevzuatı çerçevesinde mimari projeye uygun olarak “iç mekanların ayrım, düzen ve tasarımının” sistem kesitleri, nokta detayları mimari projeye uygun olarak “iç mekânların ayrım, düzen ve tasarımının” sistem kesitleri, nokta detayları ve malzeme bilgileri ile birlikte gerekli ölçeklerde ruhsat eki mimari projeler ile halihazırda mimarlar tarafından tasarlanıp çizildiği, bu anlamda dava konusu madde düzenlemesinde iç mimarlarca da kendi iştigal konuları kapsamında söz konusu projelerin hazırlanıp imzalanmasına fırsat tanındığı, iç mimar meslek mensuplarının iştigal alanına girilmesi ya da herhangi bir risk taşıması gibi bir durumun söz konusu olamayacağı, halihazırda mimarlık meslek mensuplarınca yerine getirilen “iç mekan tasarımına dair iç mekan projeleri” ile iç mimarların iştigal konusu olan iç mimarlık projesinin iç mimarlar tarafından birbirine karıştırıldığı, ülkemiz kamu kaynaklarının yersiz kullanımı, Anayasanın 135. ve 6235 sayılı kanun ve kesinleşen mahkeme kararları ya da yürürlükteki herhangi bir mevzuat hükmüne aykırı herhangi bir hususun mevzu bahis olmadığı, içmimarlık görevleri kapsamında yapılan iş ve işlemlerin, 3194 sayılı İmar Kanunu ve yönetmelikleri kapsamında yapı ruhsatına tabi işlemler arasında olması, iç mimari ile ilgili hazırlanan plan ve projeler yapı ruhsatı ekinde yer almamakta ve anılan yönetmelik hükümleri gereğince iç mimarların, yapı ile ilgili proje müellifliği ve fenni mesul görevlerini üstlenmesi ve “iç mimari projesinin” yapı ruhsatı olarak zorunlu olarak istenmesinin mümkün olmadığı, dava konusu düzenlemede ifade edilen projenin dava dilekçesinde yer verildiği gibi “iç mimari projesi” olmayıp mimari projeye uygun olarak “iç mekanların tasarımına dair iç mekan projesi” olarak ve yapı kullanma izin belgesi düzenlenmeden önce mekanların tasarımına dair iç mekan projesi” olarak ve yapı kullanma izin belgesi düzenlenmeden önce idareye sunulması gerektiği, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ve 3194 sayılı İmar Kanunu gereğince yapım işlerinde fenni mesuliyet üstlenebilecekler ile şantiye şefliği görevini ifa edebilecekler tereddütsüz olarak açıkça belirtildiğinden davacı tarafın taleplerinin uygun görülmediği, mevcut düzenlemenin iç mimarlık meslek mensuplarının binaların estetik ve konfor değerinin arttırılmasının önünü açmak ve farkındalık oluşturmak gayretinde olduğu, iç mimarlara kendi iştigal konuları kapsamında iç mekan tasarımına yönelik iç mekan projelerinin hazırlanmasına yönelik imkan tanındığı, “mimarlık” ile “iç mimarlık” meslek disiplinin eğitim öğretim programındaki derin farklılıklar kapsamında ve ilgili mevzuatlar doğrultusunda da mümkün görülmediği belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
MÜDAHİLİN İDDALARININ ÖZETİ : Barınaktan kentsel boyuta kadar bütün yerleşmelerin fiziksel ortamını oluşturan, yapıları ve yapılaşmaya konu fiziksel çevreyi tasarlama ve inşa etme etkinliği olan mimarların, dava dilekçesinde iç mekan tasarımlarını yapamayacaklarının değerlendirilmesi, mimarlık mesleğinin tarihsel sürecine, uluslararası kabul ve uygulamalara ve fiziksel yapısal mekanın bütüncül olarak kavranması yaklaşımına aykırı olduğu, bazı mesleklerle ortaya çıkan tasarım alanındaki uzmanlaşmaların bütünsel olmayan, kısmi çözümler getirdiği; mimarın ise, tasarım ve yapım sürecinde tüm düzey ve ölçeklerde yetkin kişi olması gerektiği, iç mekan tasarımlarının geçmişten bugüne mimarlık mesleğinin kapsamı içinde yer aldığı, bir mimari projenin, iç mekan tasarımı yapılmadan hazırlanmasının düşünülemeyeceği, iç mekanlar düşünülmeden ve tasarlanmadan bir mimari projenin çizilemeyeceği gibi bir yapının iç mekanının başkaları tarafından düzenlenmesi veya değiştirilmesinin mimari projenin bütünlüğünü bozacağından, mimarın 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca eser sahibi olarak korunan haklarının ihlaline de neden olabileceği, adliye binaları, eğitim yapıları, kültürel yapılar, emniyet yapıları, dini yapılar ve diğer kamu yapılarının özelliklerine uygun projeler oluşturulurken davacının iddiasının aksine iç mekan tasarımının, mimari tasarımın başından itibaren mimar tarafından yapılması ve projelendirilmesi gerektiği, mimarın mimari projeyi çizerken kullanım ihtiyacına bağlı olarak iç mekan tasarımını da yapmak zorunda olduğu, yaşam mekanları oluşturmak gibi önemli bir sürecin parçalanmasının, yaşam mekanı oluşturma misyonunun doğasına aykırı olduğu, mimari iç mekan ve çevre düzenlemesi hizmetlerinin, dünyada ve ülkemizde geçmişten bu yana tasarım olgusunun bir parçası sayıldığı, pek çok teknik esas ve şartnamelerde mimari projelerde olması gereken diğer tüm detaylarla birlikte, mutfak, banyo gibi hacimlerde tezgah, dolap, evye, lavabo, duş kabinleri gibi detayların da gösterilmesi gerektiği, bu gibi kullanım ihtiyaçlarına göre tasarlanmayan, iç mekan tefrişatları gösterilmeyen ya da olması gereken standartlara uygun düzenlenmemiş mimari projelere yapı ruhsatı verilmediği, mimarın mimari projeyi çizerken kullanım ihtiyacına bağlı olarak iç mekanın tasarımını yapmak zorun olduğu, mimari tasarımın temelinde, küçük veya büyük ölçekte ve/veya programda aynı tasarım zihniyeti ve kavrayışı, bütünlük ve bütüncül mekânsal organizasyon becerisinin bulunduğu, yapılması zorunlu ruhsat eki projeler arasında “mimari projenin” bulunduğu, dava konusu düzenlemede ruhsata konu yapılara ilişkin olarak, “estetik iç mekan tasarımı sunmak amacıyla” iç mekan projeleri istenmesinin mimari projenin bütünlüğü kapsamında öngörülen bir husus olduğu, mimari iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımının mimarlığın uluslararası örgütlerinin tanımlarında “mimarlığın” ayrılmaz bir parçası olarak sayıldığı, bu nedenle iç mekan tasarımının mimarlık eğitiminin kapsamında “Mobilya ve İç Mimari”, “Mekan Organizasyonu ve Donatımı”, “Yapıda İç Bölme Sistemleri” adı altında derslerle yer verildiği, en sade yapılarda dahi mimarın özgün tasarımı doğrultusunda oluşan mimari projenin, 5876 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser sayılan mimari projenin, iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımı yapılmadan hazırlanmasının düşünülemeyeceği, mimari projenin mekan ile ilgili tüm işlevsel çözümlerini kapsadığı, mimari projenin bir bütün olduğu ve parçaların bütünü oluşturduğu, iç mekanlar düşünülmeden ve tasarlanmadan bir mimari projenin çizilemeyeceği gibi bir yapının iç mekanının başkaları tarafından düzenlenmesinin veya değiştirilmesinin, mimari projenin bütünlüğünü bozacağından, mimarın eser sahibi olarak korunan haklarının ihlaline neden olabileceği, Yükseköğrenim Kurumunca Türkiye Yüksek Öğretim Yeterlilikler Çerçevesi’ne dayanak oluşturan UNESCO ISCED (International Standard Classification of Education), eğitim istatistiklerinin ve karşılaştırılabilir göstergelerin toplanması, derlenmesi ve bunların gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde sunumu için uygun bir araç olarak tasarlandığı, bu belgede 10 geniş alan, 53 dar alan ve 144 ayrıntılı alan altında bilimsel ölçütlere göre sınıflandırılma yapıldığı, eşdeğer programların bilim kurullarınca geniş mutabakat ile ortak isim altında birleştirildiği, belgede “07- Mühendislik, Yapım ve İnşa” sınıfı içerisinde değerlendirilen mimarlık lisans eğitim programının “bina tasarımı sanatı, bilimi ve tekniklerinin incelenmesi” ve “hem yapının sağlamlığı hem de binanın işlevsel ve ekonomik verimliliği gibi faydacı amaçları ile estetik kaygıları kapsar.” ifadeleriyle değerlendirildiği, aynı belge kapsamında iç mekan tasarımcılarının yetiştirildiği bölümlerde ise yapılı çevre ve bina yapım süreçlerine ilişkin gerekli fen eğitimlerini içeren statik, betonarme, tesisat, elektrik ve diğer hususların müfredata dahil edilmediği, ruhsat aşamasında sunulması gereken projelerin 3194 sayılı kanunda belirtildiği, mimari projenin ilgili mevzuat kapsamında; deprem, yangın, engellilik, ses, yalıtımı vb. gibi konularda düzenlenen yasal mevzuata uygun olarak hazırlanmak zorunda olduğu ve bu kapsamda hazırlanarak ilgili idarelere sunulduğu, Yönetmelik düzenlemesi ile getirilen “belli yapılara” ilişkin projenin tamamen “estetik” değerlere yönelik bir proje olup ruhsat aşamasında istenen projeler ile herhangi bir ilgisi bulunmadığı, yapı ruhsatı verilmesinin amacının yapının imar düzenine uygunluğunun ve teknik yeterliliğin denetlenmesi, yapının imar planlarına ve yapılaşmaya ilişkin teknik koşullara uygun inşa edilmesinin sağlanması olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarına göre; yapı ruhsatı verme işleminin kamu düzeni ile ilgili olduğu, idarelerin ruhsat düzenleyerek buna uygun yapılmasını denetledikleri yapılarda oturan kişilerin planlı, düzenli, sağlıklı bir yerleşme içinde ve güvenli bir şekilde oturmalarını ve yaşamlarını sağlamak olduğu, yapı ruhsatına esas projelerin belirlenmesinde yapı ruhsatı verilmesinin amacı dikkate alındığında 3194 sayılı kanunun 22. maddesinde yapı ruhsatı almak için yapı sahipleri tarafından ilgili idarelere yapılacak başvuruya eklenmesi zorunlu projelerin; mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri olarak sayıldığı, teknik koşullar dışında, estetik iç mekan tasarımı proje hizmeti alınmasını zorunlu hale getirmenin imar mevzuatıno aşan bir düzenleme olacağı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Kullanıcılara teknik gereksinimlerle uyumlu estetik iç mekân tasarımı sunmak amacıyla havaalanı terminal binaları, yatak kapasitesi 300’den fazla olan hastane binaları, yapı inşaat alanı 30.000 m²’den fazla olan alışveriş merkezi binalarının gerekli olan iç mekânları için mimari projeye uygun olarak iç mekânların ayrım, düzen ve tasarımının sistem kesitleri, nokta detayları ve malzeme bilgileri ile birlikte gerekli ölçeklerde hazırlanan iç mekânların tasarımına dair iç mekân projelerinin, sadece içmimar tarafından hazırlanması halinde mimar tarafından hazırlanan mimari projeyi değiştirme ihtimali bulunduğundan anılan yapılara ilişkin iç mekan tasarımının mimar ve içmimarlarca birlikte hazırlanmasında kamu yararı bulunduğundan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde 25/02/2022 tarihli ve 31761 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde Degişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle “Yapı Pojeleri” başlıklı 57. maddesinin 2. fıkrasına eklenen (c) bendinde yer alan “…mimar veya…” ifadesi ile, bentte düzenlenen “Bu projelerin (iç mekân projelerinin) ruhsat aşamasında, ilgili idareye sunulması zorunluluğu yoktur” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 22. maddesinde, “Yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir.” Aynı kanununun 28. maddesinde, “Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve büyüklük derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38 inci maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten sorumludur.
” hükümlerine yer verilmiştir.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurulmasına karar vermek, (b) bendinde; mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişimini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak hükmü yer almıştır.
6235 sayılı TMMOB Kanunu’nun 19. maddesinde ise, odaların bu Kanunun 2. maddesinde belirtilen amaç için Birlik Umumi Heyetince kararlaştırılan işlerden yalnız odalarını ilgilendiren kısımlar ile görevli oldukları belirtilmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğin 57. maddesinin, 25.02.2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, “Kullanıcılara teknik gereksinimlerle uyumlu estetik iç mekân tasarımı sunmak amacıyla havaalanı terminal binaları, yatak kapasitesi 300’den fazla olan hastane binaları, yapı inşaat alanı 30.000 m²’den fazla olan alışveriş merkezi binalarının gerekli olan iç mekânları için mimari projeye uygun olarak iç mekânların ayrım, düzen ve tasarımının sistem kesitleri, nokta detayları ve malzeme bilgileri ile birlikte gerekli ölçeklerde mimar veya iç mimarlarca hazırlanan iç mekânların tasarımına dair iç mekân projeleri de eklenir. Bu projelerin ruhsat aşamasında ilgili idareye sunulma zorunluluğu yoktur. Ancak bu projeler yapı kullanma izin belgesi alınmadan önce idareye sunulur.
” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde her ne kadar Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin iptali istenilmiş ise de; dilekçe içeriğinden, hukuka aykırılık iddialarının, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin “Yapı projeleri” başlıklı 57. maddesinin 2. fıkrasına eklenen (c) bendinde yer alan “…mimar veya…” ifadesi ile, bentte düzenlenen “iç mekân projelerinin” ruhsat aşamasında, ilgili idareye sunulması gerektiğine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
TMMOB Mimarlar Odası Genel Kurulunca kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlatılmak üzere Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine gönderilen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetleri Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliğinin 5. maddesinin (a) bendinde sayılan mimari tasarım hizmetleri arasından “mimari iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımı hizmetleri, mimari çevre tasarım hizmetleri, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları, imar planlama çalışmaları hizmetleri” ile(b) bendinde sayılan mimari uygulama hizmetleri arasından “inşaat yönetimi ve yapı denetimi hizmeti” nin çıkarılmasına ilişkin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulu’nun 12.3.2005 günlü, 12 sayılı toplantısında aldığı kararın 115. maddesinin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 11.4.2007 günlü, E:2005/5827, K:2007/2060 sayılı kararıyla; 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca odalar ile Birlik arasındaki ilişkinin bilgi vermekle sınırlı olmayıp, odaların faaliyetleri ile ilgili olarak hazırladıkları düzenleyici kurallar üzerinde Birliğin denetim yetkisinin de bulunduğu, odaların faaliyet alanlarını ve faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin kuralları belirlemek üzere çıkardığı yönetmeliklerin tamamen kendi çalışma alanlarına ve uzmanlık konularına yönelik olması gerektiği; Mimarlar Odasınca hazırlanan Yönetmelikte hizmet tanımları arasında yer alan, “mimari iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımı hizmetleri, mimari çevre tasarım hizmetleri, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları, imar planlama çalışmaları hizmetleri, inşaat yönetimi ve yapı denetimi hizmeti”nin başka odaların uzmanlık alanına girdiği, mimarlık mesleğinin genel bir disiplin olarak bu hizmetlerin hepsini içerdiğinin kabulünün, şehir planlama, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı gibi disiplinlerin yok sayılması sonucunu doğuracağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 19/09/2012 tarih ve E:2007/2075 K:2012/1201 sayılı kararı ile onanmış ve 10/11/2014 tarih ve E:2013/1504 K:2014/3944 sayılı kararı ile de karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Bu durumda anılan Yönetmelik değişikliğinin dava konusu edilen kısmı ile yukarıda anılan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, estetik iç mekân tasarımı sunmak amacıyla, havaalanı terminal binaları, yatak kapasitesi 300’den fazla olan hastane binaları, yapı inşaat alanı 30.000 m²’den fazla olan alışveriş merkezi binaların, “gerekli olan iç mekânları için mimari projeye uygun olarak iç mekânların ayrım, düzen ve tasarımına” dair “iç mekân projeleri”ne ilişkin ve bu projelerin, bu konuda “asıl uzmanlaşmış disiplin” olan iç mimarlarca hazırlanması bilimsel bir yaklaşım olduğundan, iç mimarlar dışında diğer bir disiplince de hazırlanmasına imkan tanıyan uyuşmazlığa konu düzenlemenin dava konusu “mimar veya…” ibaresinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Diğer taraftan,iç mekan projelerinin, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 22. maddesinde sayılan ve yapı ruhsatı verilmesi aşamasında ilgili idarelere sunulması gereken projeler arasında yer almadığı, mimari projeye uygun olmasının zorunlu olduğu ve havaalanı terminal binaları, yatak kapasitesi 300’den fazla olan hastane binaları ile yapı inşaat alanı 30.000 m²’den fazla olan alışveriş merkezi binalarının sadece iç mekan tasarımlarına ilişkin olduğu, yapının statiği gibi esaslı unsurları etkilemediği gözetildiğinde, yapı ruhsatı verilmesi aşamasında ilgili idarelere sunulması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 03/07/2017 tarihli ve 30113 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde 25/02/2022 tarihli ve 31761 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nde Degişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle ” Yapı Pojeleri” başlıklı 57. maddesinin 2. fıkrasına eklenen (c) bendinde yer alan “…mimar veya…” ifadesinin iptaline, anılan bentte düzenlenen ” Bu projelerin (iç mekân projelerinin) ruhsat aşamasında, ilgili idareye sunulması zorunluluğu yoktur” ibaresi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Daire since, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı tarafından, 25.02.2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesin “iç mimarlık mesleğinin faaliyet alanı içerisinde bulunan iç mekan düzenleme ve donanımı hizmetlerinin, içmimarı planlama, sistem detayı, donatım detayı, tefriş gibi argümanların mimar tarafından yapılmasının hukuka aykırı olduğu” ileri sürülerek iptali istenildiğinden inceleme dava konu düzenlemenin “mimar veya” ibaresi yönünden yapılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: 25.02.2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin iptali istenilmektedir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğin 57. maddesinin, 25.02.2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, “Kullanıcılara teknik gereksinimlerle uyumlu estetik iç mekân tasarımı sunmak amacıyla havaalanı terminal binaları, yatak kapasitesi 300’den fazla olan hastane binaları, yapı inşaat alanı 30.000 m²’den fazla olan alışveriş merkezi binalarının gerekli olan iç mekânları için mimari projeye uygun olarak iç mekânların ayrım, düzen ve tasarımının sistem kesitleri, nokta detayları ve malzeme bilgileri ile birlikte gerekli ölçeklerde mimar veya iç mimarlarca hazırlanan iç mekânların tasarımına dair iç mekân projeleri de eklenir. Bu projelerin ruhsat aşamasında ilgili idareye sunulma zorunluluğu yoktur. Ancak bu projeler yapı kullanma izin belgesi alınmadan önce idareye sunulur.
” düzenlemesine yer verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT: 3194 sayılı İmar Kanununun 22. maddesinde, “Yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı kanununun 28. maddesinde, “Bu Kanun kapsamındaki mimarlık, mühendislik ve planlama hizmetine ilişkin harita, plan, etüt, proje ve eklerinin düzenlenmesi ve bunların yerine getirilmesinin; uygulamada bulunulacak alanın, yerleşme merkezinin ve yapının sınıfına, özelliğine ve büyüklük derecesine göre, uzmanlık alanlarına uygun olarak 38 inci maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir. Müellifler ve uygulamada bulunan meslek mensupları, işlerini bu Kanuna ve ilgili diğer mevzuata uygun olarak gerçekleştirmekten sorumludur.
” hüküm altına alınmıştır.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; bütün mühendis ve mimarları ihtisas kollarına ayırmak ve her kol için bir oda kurulmasına karar vermek, (b) bendinde; mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişimini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak hükmü yer almıştır.
6235 sayılı TMMOB kanununun 19. maddesinde ise, odaların bu Kanunun 2. maddesinde belirtilen amaç için Birlik Umumi Heyetince kararlaştırılan işlerden yalnız odalarını ilgilendiren kısımlar ile görevli oldukları belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: TMMOB Mimarlar Odası Genel Kurulunca kabul edilerek Resmi Gazete’de yayımlatılmak üzere Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine gönderilen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlar Odası Serbest Mimarlık Hizmetleri Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılan mimari tasarım hizmetleri arasından “mimari iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımı hizmetleri, mimari çevre tasarım hizmetleri, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları, imar planlama çalışmaları hizmetleri” ile b bendinde sayılan mimari uygulama hizmetleri arasından “inşaat yönetimi ve yapı denetimi hizmetinin” çıkarılmasına ilişkin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı toplantısında aldığı kararın 115. maddesinin iptali istemiyle açılan davanın;
“Odaların faaliyet alanlarını ve faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin kuralları belirlemek üzere çıkardığı yönetmeliklerin tamamen kendi çalışma alanlarına ve uzmanlık konularına yönelik olması gerekeceği yasal kurallar karşısında şüphesizdir.
Mimarlar Odasınca hazırlanan Yönetmelikte hizmet tanımları arasında yer alan, “mimari iç mekan düzenleme ve donanımı tasarımı hizmetleri, mimari çevre tasarımı hizmetleri, kentsel tasarım, koruma amaçlı imar planları, imar planlama çalışmaları hizmetleri, inşaat yönetimi ve yapı denetimi hizmeti” başka odaların uzmanlık alanlarına girmektedir.
Mimarlık mesleğinin genel bir disiplin olarak bu hizmetlerin hepsini içerdiğinin kabulü; şehir planlama, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı gibi bu hizmetlerin asıl uzmanlaşmış disiplinlerinin yok sayılması anlamına gelecektir ki, bu yaklaşımın bilimsel kurallarla örtüşmeyeceği açıktır.
Bu durumda, tesis olanan işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle reddine dair Danıştay Sekizinci Dairesinin 11.04.2007 tarih ve E: 2005/5827 K:2007/2060 sayılı kararı İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2012 tarih ve E:2007/2075 K:2012/1201 sayılı kararı ile onanmış ve 10/11/2014 tarih ve E:2013/1504 K:2014/3944 sayılı kararı ile de karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Bu çerçevede, dava konusu düzenlemenin belli yapıların “iç mekân tasarımı”, “gerekli olan iç mekânları için mimari projeye uygun olarak iç mekânların ayrım, düzen ve tasarımına” dair “iç mekân projeleri”ne ilişkin ve bu projelerin, bu konuda “asıl uzmanlaşmış disiplin” olan içmimarlarca hazırlanması bilimsel bir yaklaşım olduğundan, bu projelerin asıl uzmanlaşmış disiplin olan içmimarlar dışında diğer bir disiplince de hazırlanmasına imkan tanıyan uyuşmazlığa konu düzenlemenin dava konusu “mimar veya” ibaresinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından uygulanması hâlinde giderilmesi güç veya imkânsız zararların doğmasına yol açacağı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 25.02.2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin “mimar veya” ibaresinin İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam… TL yargılama giderinin davalı idare ve davalı yanında müdahilden alınarak davacıya verilmesine, davalı idare ve davalı yanında müdahil tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen … TL vekâlet ücretinin davalı idare ve davalı yanında müdahilden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 30/09/2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.