Danıştay Kararı: Kamu Yararı ve Acelelik Halleri İncelemesi
📜 Danıştay Karar Künyesi
İdare Dava Daireleri Kurulu – 2024/1648 – 2024/1737 – 19.09.2024
🔎 Karar Özeti
Davacıların taşınmazlarının acele kamulaştırılmasının iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Danıştay Altıncı Dairesi, işlemde kamu yararı ve acelelik halinin tespit edilemediği gerekçesiyle dava konusu acele kamulaştırma işleminin hukuka uyarlık bulunmadığına karar vermiştir.
Karar İçeriği
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2024/1648 E. , 2024/1737 K. T.C. D A N I Ş T A Y İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2024/1648 Karar No : 2024/1737 TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1-… 2-… Kurumu VEKİLİ : Av. … DAVALILAR YANINDA MÜDAHİLLER : 1-… Enerji ve Maden Sanayi ve Ticaret AŞ 2-… Maden Enerji Sanayi ve Ticaret AŞ 3-… Nakliyat Pazarlama Sanayi ve Ticaret AŞ VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVACI) : … VEKİLLERİ : Av. … Av. … İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 27/02/2024 tarih ve E:2022/4811, K:2024/1273 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Şırnak ili sınırları içerisindeki IR:… (S:…) ruhsat numaralı sahada asfaltit üretim faaliyetlerinin devamı amacıyla ekli listede belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 25/02/2022 tarih ve 31761 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 24/02/2022 tarih ve 5243 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın, Şırnak ili, Merkez ilçesi, … Köyü, … ada …, …, … parsel ile … ada … ve … parsel sayılı taşınmazlar yönünden iptali istenilmiştir. Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 27/02/2024 tarih ve E:2022/4811, K:2024/1273 sayılı kararıyla; Davada süre aşımı bulunduğu yönündeki davalı idarelerin itirazları yerinde görülmemiş, Anayasa’nın 35. maddesi; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 1 Nolu Protokolü’nün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesi; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 3., 5., 6., 27. maddeleri ile 3213 sayılı Maden Kanunu’nun 46. maddesine yer verilerek, Acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerektiği, burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise, olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağının tabii olduğu, Diğer taraftan, acelelik halinin varlığının ortaya konulmasının, işlemin temel dayanağını teşkil ettiği, acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerektiği, Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceğinin açık olduğu, 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca; kamu idareleri tarafından kamulaştırma yapılabilmesi için kamu yararının bulunması gerektiği, kural olarak kamu yararı kararının alınması ve bu kararın anılan maddede sayılan merciiler tarafından bir idari işlem ile onaylanması gerektiği, anılan Kanun hükmü doğrultusunda Cumhurbaşkanı veya Bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararları dışındaki kamu yararı kararlarının ilgili idarenin onayı ile tamamlanacağının açık olduğu, kamu yararı kararları, anılan maddede sayılan merciiler tarafından onaylanmadıkça hukuken geçerli bir kamu yararı kararının varlığından söz edilemeyeceği, Uyuşmazlıkta; Dairelerince verilen ara kararına cevaben gönderilen yazı ve eklerinin incelenmesinden, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca alınan … tarih ve … sayılı kamu yararı kararının Bakan tarafından idari işlem ile onaylandığına dair herhangi belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla kamu yararı kararının 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olarak tamamlanmadığı, bu itibarla, dava konusu acele kamulaştırma işleminin dayanağının bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği, Öte yandan; işletme ruhsatı bulunan sahada faaliyetin devamı için anılan taşınmazlara ihtiyaç bulunduğu, taşınmaz maliklerinin kamulaştırma talebini kabul etmedikleri, olağan kamulaştırma sürecinin uzun sürdüğü, istihdamın ve ülke ekonomisine katkının arttırılması gerekçesiyle acele kamulaştırma kararının alındığı, işletmenin faaliyetinin devamlılığının öncelikle ekonomik yarar yönünden irdelendiği, acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun açıkça ortaya konmadığı, başka bir anlatımla dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı’nda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin ve “acelelik hali”nin somut olarak ortaya konulamadığı, dolayısıyla uyuşmazlık konusu olayda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektirecek acelelik halinin de mevcut olmadığı sonucuna varıldığından, dava konusu işlemde bu yönden de hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmazlara ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir. TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, tüm şartlar yerine getirilerek usulüne uygun bir kamu yararı kararı ile acelelik kararı alındığı, 2942 sayılı Kanun’un 6/1-g maddesinde kamu yararı kararının onaylanmasının açık bir işlemle yapılacağına dair bir şart bulunmadığı, bunun sarih bir işlemle yapılabileceği gibi zımni bir işlemle de yapılabileceği; olağan kamulaştırma yoluyla uzun bir zamana yayılacak dava sürecinin işletmenin faaliyetlerini tamamen sekteye uğratarak ciddi zararlara sebep olacağı, zaten hali hazırda boş olan ve kullanılamayan arazilerin maden işletmesi olarak da uzun süre atıl kalacağı, yapılan faaliyetlerle yaratılan istihdamın sürdürülememesi sebebiyle bölge ekonomisinin de ciddi zarara uğrayacağı, bütün bu hususlar dikkate alındığında acelelik halinin de bulunduğu ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, istemlerin reddi gerektiği savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarelerin yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden Dairesi Başkanlığınca; Şırnak ili, Merkez ilçesinde bulunan İR:…(S:…) ruhsat numaralı saha için Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü adına 13/09/1988 tarihli ve 25 yıllık süreli işletme ruhsatı düzenlenmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce; Şırnak ili, Merkez ilçesinde bulunan S:… ruhsat numaralı saha için Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü adına 13/09/2013-13/09/2033 tarihleri arasındaki dönem için geçerli olmak üzere IV. grup işletme ruhsatı düzenlenmiştir. Anılan sahadaki madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi için Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü ile … Teknoloji AŞ/… İş Makinaları AŞ/… İnşaat AŞ adi ortaklığı arasında 14/04/2017 tarihli rödövans sözleşmesi imzalanmıştır. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile, Şırnak ili, Merkez ilçesi dahilindeki S:… ruhsat numaralı sahada … Teknoloji AŞ (Pilot)/… İş Makinaları AŞ/… İnşaat AŞ Kömür İşletmesi Adi Ortaklığı Ticaret İşletmesi ile Kurum arasında yapılan rödovans sözleşmesi kapsamında, tüm kamulaştırma bedelleri ve masraflarının şirket tarafından karşılanması kaydıyla, madencilik faaliyetlerinin devam edebilmesi için Şırnak ili, Merkez ilçesi, … Köyünde bulunan şahıslara ait toplam 1.168.174,20m² alanlı 656 adet şahıs parselinin üzerindeki ekili, dikili, yapı unsurları ile birlikte kamulaştırılmasını teminen 2942 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (b) fıkrası gereğince kamu yararı kararı alınmasına ve 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma kararının alınmasına karar verilmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca, Cumhurbaşkanlığına hitaben yazılan … tarih ve … sayılı yazı ile Şırnak ili, Merkez ilçesi dahilindeki S:… ruhsat numaralı sahada madencilik faaliyetlerinin devam edebilmesi için 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma kararı alınması talep edilmiştir. Dava konusu 24/02/2022 tarih ve 5243 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Şırnak ili sınırları içerisindeki IR:… (S:…) ruhsat numaralı sahada asfaltit üretim faaliyetlerinin devamı amacıyla ekli listede belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine dava konusu acele kamulaştırma kararının davacıya ait taşınmazlar yönünden iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır. İLGİLİ MEVZUAT : Anayasa’nın 35. maddesinde; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü’nün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir. 2942 sayılı Kanun’un 3. maddesinde; “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 5. maddesinde, kamu kurumları yararına kamulaştırmalarda yönetim kurulu tarafından kamu yararı kararı alınacağı düzenlenmiş, 6. maddesinde de, kamu kurumları yönetim kurulu tarafından alınan kamu yararı kararlarının, denetimine bağlı oldukları bakanın onayı ile tamamlanacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanun’un 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dairece, her ne kadar, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca alınan kamu yararı kararının Bakan tarafından idari işlem ile onaylandığına dair herhangi belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla kamu yararı kararının 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olarak tamamlanmadığından, dava konusu acele kamulaştırma işleminin dayanağının bulunmadığı gerekçesine yer verilmiş ise de; uyuşmazlıkta, 08/06/1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61. maddesi kapsamında kamulaştırma yetkisi tanınan ve 2942 sayılı Kanun’un 5. maddesinde sayılan kamu kurumlarından olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile kamu yararı kararı alındığı, bu kararın 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olacak şekilde … tarih ve E…. sayılı üst yazı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bildirildiği ve kamulaştırmanın acele kamulaştırma usulü ile yapılmasının talep edildiği, anılan Bakanlığın 14/02/2022 tarihli (Bakan imzalı) yazısı ile Cumhurbaşkanlığına talebin iletilmesi üzerine Cumhurbaşkanınca davaya konu acele kamulaştırma kararının alındığı anlaşılmakta olup, 14/02/2022 tarihli yazının Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulunca alınan … tarih ve … sayılı kamu yararı kararına olur verilmesi anlamına geldiği, diğer bir ifadeyle Bakanca da uygun görülen talebin Cumhurbaşkanlığına iletildiği anlaşıldığından, kamu yararı kararının 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olarak tamamlandığı sonucuna varılmıştır. Bu durumda, işlemin tesis edilme usulü konuya ilişkin kanunlarda öngörülen sistematiğe uygun olup, bu itibarla Dairece yer verilen bu gerekçede hukuka uyarlık görülmemiştir. Öte yandan, 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesinde, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller” bakımından, Kanun’da açık bir acelelik haline yer verilmediğinden, maddede öngörülen diğer iki koşuldan bağımsız şekilde, işlem tesisine dayanak olan acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararlarının da kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin; diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği açıktır. Bu açıklamalar çerçevesinde, dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı’nın “Kamu Yararı” ve “Acelelik Hali” ölçütleri yönünden ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir. Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının “Kamu Yararı” ölçütü yönünden incelenmesinden; Uyuşmazlık konusu olayda; acele kamulaştırma kararının, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü ile … Teknoloji AŞ/… İş Makinaları AŞ/… İnşaat AŞ adi ortaklığı arasında imzalanan 14/04/2017 tarihli rödövans sözleşmesi gereği dava konusu taşınmazları da kapsayan ve Şırnak ili sınırları içerisindeki IR:… (S:…) ruhsat numaralı sahada asfaltit üretim faaliyetlerinin devamı amacıyla amacıyla alındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, ülkenin doğal kaynaklarından olan madenlerin işletilmesinde ve bu amaçla gerekli taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu açıktır. Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı’nın “Acelelik Hali” ölçütü yönünden incelenmesinden; Uyuşmazlıkta kamu yararı bulunduğuna karar verilerek acelelik kararı alınmış ise de, taşınmaz maliklerinin kamulaştırma talebini kabul etmedikleri, olağan kamulaştırma sürecinin uzun sürdüğü, istihdamın ve ülke ekonomisine katkının arttırılması gerekçesiyle acele kamulaştırma kararının alındığı, işletmenin faaliyetinin devamlılığının öncelikle ekonomik yarar yönünden irdelendiği, acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun açıkça ortaya konmadığı, başka bir anlatımla dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı’nda, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin ve “acelelik hali”nin somut olarak ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma yapılabilmesi için gerekli olan “acelelik hali” gerçekleşmediğinden, acele kamulaştırmaya yönelik Cumhurbaşkanı Kararı’nın dava konusu taşınmazlara yönelik kısmında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu itibarla, acele kamulaştırmaya yönelik Cumhurbaşkanı Kararı’nın dava konusu parsellere ilişkin kısmının iptali yolunda verilen temyize konu Daire kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine, 2.Dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmazlara ilişkin kısmının iptaline yönelik Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 27/02/2024 tarih ve E:2022/4811, K:2024/1273 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, 3.Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idarelerden Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna iadesine, 4.Kesin olarak, 19/09/2024 tarihinde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY X- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun “Acele kamulaştırma” başlıklı 27. maddesinde, “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” gerekli olan taşınmaz malların acele kamulaştırma işlemine konu edilebileceği belirtilmiştir. Anılan maddede, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller” bakımından Kanun’da açık bir düzenleme bulunmadığından, sebep unsuru bakımından idareye takdir yetkisi tanındığı açıktır. İdarenin takdir hakkının kullanıldığı işlemlerin hukuka uygunluk denetimlerinde, idarenin takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde yargı kararı verilmesinden kaçınılması hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen; yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı; yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği yolundaki hükmün de zorunlu bir sonucudur. Bu bakımdan “açık takdir hatası” ve/veya “ölçülülük ilkesine aykırılık” halleri hariç, idareye tanınan takdir yetkisi üzerinde yargısal tasarrufta bulunulmamalıdır. İdareye tanınan takdir hakkının, kişilerin mülkiyet hakkı üzerinde etki doğurduğu tartışmasızdır. Mülkiyet hakkı gerek Anayasa’nın 35. maddesinde, gerekse taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınmıştır. Anayasa’nın bahse konu 35. maddesinde, mülkiyet (ve miras) hakkının, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, ifade edilmiştir. Bu durumda, acele kamulaştırma işleminin Cumhurbaşkanı Kararına dayandığı hallerde, Cumhurbaşkanınca kullanılan takdir hakkı (yasal dayanağı bulunduğundan), kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığı noktasında denetime tabi tutulmalıdır. Sonuç olarak, 2942 sayılı Kanun’un 27. maddesinde Cumhurbaşkanına tanınan takdir yetkisinin hukuka uygunluk denetiminin; acele kamulaştırma işleminin kamu yararı amacına hizmet edip etmediği ve kamu yararı ile davacıların kişisel çıkarları arasında adil bir dengenin bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bu hususlar açısından açık takdir hatası bulunup bulunmadığı ve/veya ölçülülük ilkesine aykırı hareket edilip edilmediği noktasında yargısal denetim yapılmalıdır. Somut uyuşmazlıkta; … Köyünde bulunan filonda yılda 1.500.000 ton/yıl asfaltitin üretilerek ülke ekonomisine kazandırılacağı, üretilecek asfaltitin ülkemizin yakıt/enerji ihtiyacını karşılayarak katma değer sağlayacak olması ve buradan üretilecek asfaltit miktarı kadar kömür ithalatının önüne geçilecek olması, bölgedeki yatırımların istihdamı ve ülke ekonomisine katkıyı artıracak olması, taşınmaz sahipleri ile yüklenici (rödovansçı) firma ile anlaşma sağlanamaması, mülk sahipleri tarafından mahkemeden tedbir aldırılarak sahadaki üretim faaliyetlerinin durdurulmuş olması hususları bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu işlemde kamu yararı ve acelelik halinin bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki Daire kararında ise hukuki isabet bulunmadığından temyize konu kararın bozulması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz. KARŞI OY XX- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 3. maddesinde “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 5. maddesinde, kamu kurumları yararına kamulaştırmalarda yönetim kurulu tarafından kamu yararı kararı alınacağı, 6. maddesinde de, kamu kurumları yönetim kurulu tarafından alınan kamu yararı kararlarının, denetimine bağlı oldukları bakanın onayı ile tamamlanacağı düzenlenmiştir. Uyuşmazlıkta; Dairece verilen ara kararına cevaben gönderilen yazı ve eklerinin incelenmesinden, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunca alınan … tarih ve … sayılı kamu yararı kararının Bakan tarafından idari işlem ile onaylandığına dair herhangi belgenin dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla kamu yararı kararının 2942 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olarak tamamlanmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, usulüne uygun şekilde tesis edilmiş bir kamu yararı kararının varlığından söz edilemeyeceği ve bu haliyle dava konusu acele kamulaştırma işleminin dayanağının bulunmadığı sonucuna varılarak, Daire kararının bu gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum. KARŞI OY XXX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu kararın aynen onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.