📜 Danıştay Karar Künyesi
6. Daire – 2021/293 – 2024/2690 – 06.05.2024
🔎 Karar Özeti
Danıştay, İzmir Urla’da hazırlanan koruma amaçlı imar planlarının, kıyı alanlarına erişimi sağlayacak ulaşım bağlantısı öngörmemesi nedeniyle hukuka aykırı olduğuna ve bu kısmın iptaline karar verdi. Ancak planın diğer bölümlerinin yasal mevzuata uygun olduğunu belirtti.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/293
Karar No : 2024/2690
TEMYİZ EDENLER: I- (DAVALI) … Bakanlığı-ANKARA
VEKİLİ : Av. …
II-(DAVALI YANINDA MÜDAHİLLER) :
1- … 2 – …
3- … 4 – …
5- …
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- … Mimarları Odası
VEKİLİ : Av. …
2- … Odası
VEKİLİ : Av. …
3- … Odası
VEKİLİ : Av. …
4- … Odası
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak hazırlanan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … günlü, … sayılı oluru ile onaylanan 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, planlama alanını oluşturan vadi yapısının ve topografyanın planlama alanının batı ve doğu sınırında yükselen nitelikte olması nedeniyle erişimin kamusal bir yol ile sağlanmasının gerekli olduğu, dava konusu planda alana servis sağlayan 7 metrelik bir yaya yolu planlanmış olmasına rağmen ”günübirlik tesis alanı” ve ”rekreasyon alanı” ile kıyıya yaya erişiminin kesintiye uğraması nedeniyle planın 7 metrelik yaya yolu ile kıyı bağlantısını sağlayan mevcut yaya yolu bağlantısının dikkate alınmadığı gibi plan kararına yansıtılmadığı; kıyının ilk 50 metrelik kısmının rekreatif alan, ikinci 50 metrelik kısmının ise günübirlik tesis alanı olarak planlanmış olmasına karşın kamunun bu alanlara ve kumsala yaya erişimini sağlayacak bir ulaşım bağlantısı önerilmemiş olmasının bu açıdan planlama ilke ve esaslarına uygun olmadığı ve dava konusu planda ”konut alanı” olarak belirlenen alanın, mevcut yapılaşma sınırlarını da aşacak biçimde belirlenmiş olmasının koruma ilkelerine aykırı olduğu, anılan hususlar yönünden dava konusu imar planlarının hukuka, imar mevzuatına, koruma ilkeleri ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Usul ve yasaya uygun olmayan idari dava dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … sayılı parsellere ilişkin olarak hazırlanan ve … tarihli ve … sayılı Bakanlık oluru ile onaylanan 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının, İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ilan panosunda ve internet sayfasında eş zamanlı olarak 11.02.2015 tarihinden itibaren bir ay süreyle askıya çıkarıldığı, anılan imar planlarında dava konusu plan onama sınırları içerisinde yer alan toplam 122.470 m2’lik alanın 37.370 m2’lik bölümü yani %30 oranındaki kısmının “tarımsal niteliği korunacak alan” olarak belirlendiği, tarımsal niteliği korunacak alan olarak belirlenen bu alanların da batıda ve kuzeyde kalan bir kısmının ise “zeytinlik” olarak ayrıştırıldığı, planlama alanının 39.355 m2’lik kısmının yani %32’lik bölümünün “konut alanı” olarak tek imar adası biçiminde planlandığı, bu yapı adası sınırları içerisindeki yapılaşma koşullarının E=0.15, Yençok=9.50 olarak belirlendiği, planlama alanının en güneyinde, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönündeki ilk 50 metrelik alanın “rekreatif alan” olarak belirlendiği, ikinci 50 metrelik sınır içerisinde “günübirlik tesis alanı” kullanımı getirildiği, planlama alanının yaklaşık %0.07’lik bir kısmını oluşturan 8800 m2’lik alanın “park alanı” olarak belirlendiği, dava konusu planlama alanının statüsünün … tarihli, … sayılı İzmir 1 sayılı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararı ve … tarihli, … sayılı Bakanlık oluru ile “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak belirlendiği anılan imar planlarına karşı yapılan (5) adet itirazın Bakanlığın 14.04.2015 tarihli, 4350 sayılı kararı ile reddine karar verilmesi üzerine anılan imar planlarının iptali istemiyle 07.05.2015 tarihinde bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekansal strateji planlarının ve çevre düzeni planlarının ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlanması, hazırlattırılması, onaylanması ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesinin sağlanması görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğünün görevleri arasında; aynı Kararname’nin 13/A maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarının belirlenmesi ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarının yapılması, yaptırılması, değiştirilmesi, uygulanması veya uygulanmasının sağlaması ile, aynı fıkranın (ç) bendinde, tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde koruma ve kullanma esaslarının ilgili bakanlıkların görüşü alınarak belirlenmesi ve bu alanların kısmen veya tamamen hangi idarelerce yönetileceğine karar verilmesi, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarının yapılması, yaptırılması ve onaylaması görevleri Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
İşlem tarihinde yürlükte olan haliyle 3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde ise; “Nazım imar planları; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan plan; uygulama imar planı ise, tasdikli hali hazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım plan esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli uygulama etapları ve diğer ayrıntıları ile gösteren planlar” olarak tanımlanmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanının, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durduracağı, sit alanının etkileşim-geçiş sahası varsa 1/25.000 ölçekli plan kararları ve notlarının alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanacağı hüküm altına alınmıştır.
19.07.2012 tarih ve 28358 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrasının dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan halinde sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları; bölgenin doğal yapısı, ekolojik değerleri, silueti, doğal peyzajı ve benzeri ayırt edici özellikleri göz önünde bulundurularak faaliyetlerin niteliğine ve içeriğine ilişkin Bölge Komisyonu tarafından yapılacak değerlendirmeye göre, kesin korunacak hassas alanlarda ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler ile turizm ve yerleşimlere izin verilen alanlar şeklinde tanımlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararın dava konusu imar planlarının kıyı alanlarına erişimi sağlayacak ulaşım bağlantısı öngörülmemesi bakımından iptaline ilişkin kısmı incelendiğinde;
Dava konusu 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının kıyı alanlarına erişimi sağlayacak ulaşım bağlantısı öngörülmemesi kısmının iptali yolundaki kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair idari dava dairesi kararında 2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Temyize konu kararın dava konusu imar planları, kıyı alanlarına erişimi sağlayacak ulaşım bağlantısı öngörülmemesi bakımından iptaline ilişkin kısmı dışındaki bölümleri incelendiğinde;
İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, İzmir ili, Urla ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … sayılı parsellere ilişkin olarak hazırlanan ve … tarihli ve … sayılı Bakanlık oluru ile onaylanan 1/5.000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planı ile 1/1.000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planında öngörülen plan kararlarının, bu planların onaylandığı tarihte yürürlükte ve plan kararları açısından bağlayıcı nitelikte olan üst ölçekli 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında öngörülen ”tarım alanı” plan kararı ve planın ”ilkeler” başlığı altında yer alan koruma ilkelerinde belirtilen maddeler ile çeliştiği ve planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olduğu, ancak, 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 102. maddesi uyarınca 10.10.2018 tarihinde onaylanan plan değişikliği ile dava konusu planlama alanının kullanım kararının ”kentsel yerleşik alan” olarak belirlendiği ve anılan bu plan kararının iptal edildiğine dair yargı kararı bulunduğuna ilişkin bir tespit ve bilginin dava dosyasında bulunmaması karşısında plan kararları arasındaki çelişki giderilerek farklı ölçeklerdeki plan kararları arasında uyumun sağlandığı, 28.11.2013 tarihli, 200 sayılı İzmir 1 Sayılı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararı ve … tarihli … sayılı Bakanlık oluru ile “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak belirlenen alanın bir kısmını kapsayacak biçimde hazırlanan planların yönetmelik hükümlerine uygun olduğu, zeytinlik ve tarımsal niteliği korunacak alan olarak belirlenen alanların, mevcut arazi kullanımı ile uyumlu olduğu; bu kapsamda alanın bir kısmının “tarımsal niteliği korunacak alan” olarak belirlenmesinin ve plan uygulama hükümlerinin planlama ilke ve esaslarına uygun olduğu, planlama alanının konum olarak kıyı cepheli bir noktada yer aldığı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmının ”rekreasyon alanı”, ikinci 50 metrelik kısmının ise, ”günübirlik tesis alanı” olarak planlandığı, dava konusu planın bu husustaki kararlarının kıyıların planlanmasına ilişkin ilkelere ve yasal mevzuata uygun olduğu, bunun yanında, bu alanda 0.05 yapılaşma hakkına sahip duş, gölgelik, soyunma kabini wc, kafe-bar, pastane, lokanta, çayhane, açık spor alanları, spor tesisleri, golf alanları, açık gösteri eğlence alanları, lunapark, fuar su oyunları gibi yapıların yapılmasının mevzuat ve kıyı planlaması ilkeleri ile çelişmediği, bu kapsamda kıyıda yer alan bir kısım alanın ”günübirlik tesis alanı” olarak belirlenmesinin ve buna dair plan uygulama hükümlerinin planlama ilke ve esaslarına uygun olduğu, yasal mevzuatın da tanımlandığı biçimde sahil şeritlerinin birinci bölümünün tümüyle açık alan olarak toplumun kullanımına tahsis edilecek şekilde sadece yaya yolları, gezinti ve dinlenme alanları, seyir teras ve alanları, rekreaktif amaçlı kullanımlar ile buna yönelik yapı ve tesislere yönelik olarak düzenlenmesinin yasal mevzuata da uyarlılık gösterdiği; bu kapsamda planlama alanının güneyinde kalan ve ilk 50 metrelik kısmın ”rekreatif alan” olarak planlanmasının ve plan uygulama hükümlerinin planlama ilke ve esaslarına uygun olduğu, 99 sayılı İlke Kararına göre “sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” olarak belirlenen alanlarda düşük yoğunlukta turizm ve yerleşim alanlarının planlanabileceği, bu minvalde dava konusu imar planlarında ”konut alanı” olarak belirlenen alan için öngörülen yapılaşma koşullarının alanın doğal sit statüsü ile uyumlu olduğu dolayısıyla alanın bir kısmının konut alanı olarak belirlenmesinin yürürlükteki yasal mevzuata uygun olduğu, planlama alanı sınırları içerisine erişim sağlayan taşıt yolunun ve bu alan komşuluğundaki genel otopark alanının hemen komşuluğunda yer alan park alanının, çevresinde planlanan arazi kullanım kararları ile bütünlük sağlaması, alansal büyüklüğünün farklı aktivitelere olanak sağlayacak yeterlilikte olması ve mevcut yeşil karakteri gözönüne alındığında, alanda öngörülen ”park alanı” plan kararlarının, planda öngörülmüş olan işlevini yerine getirebilmesi için uygun büyüklük ve yer seçimine sahip olduğu, ”sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı” sınırları ile kanal ve dere gibi kullanımlar arasında kalan ve gerek form gerekse de büyüklük açısından herhangi bir arazi kullanımına konu olamayacak nitelikteki alanların pasif yeşil alan olarak belirlenmesinin planlama ilke ve esaslarına aykırı olmadığı hususları göz önüne alındığında dava konusu plan kararlarında hukuka aykırılık bulunmadığı tepitlerine yer verilmiştir.
Danıştay Altıncı Dairesinin 04/10/2023 tarihli E: 2021/293 sayılı ara kararı ile, uyuşmazlık konusu İzmir ili, Urla ilçesi, … Köyü,…, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … parsel sayılı 1.derece doğal sit olarak tescilli taşınmazların sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı olarak belirlenmesine ilişkin en son tesis edilen İzmir 1 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunun … tarihli … sayılı kararı ve İzmir 2 Numaralı Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun … tarihli … sayılı kararına karşı davacılar ya da üçüncü şahıslar tarafından dava açılıp açılmadığı ve dava konusu taşınmazların yürürlükte olan haliyle sit derecesinin ne olduğu sorulmuş, anılan ara kararına verilen … tarihli, … sayılı cevap yazısında, söz konusu parsellerin … tarih ve … sayılı Bakanlık oluru ile onaylanan karar eki sit paftasına göre sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanında kaldığı;
… tarihli ve … sayılı kararına karşı açılan herhangi bir dava dosyasına rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Bu durumda uyuşmazlık konusu koruma amaçlı 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının kıyı alanlarına erişimi sağlayacak ulaşım bağlantısı öngörülmemesi kısmı dışındaki plan kararları yönünden hukuka, imar mevzuatına, koruma ilkeleri ve kamu yararına uygun olduğu anılan kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1,Davalı ve davalı yanında müdahillerin temyiz istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ; dava konusu imar planlarının kıyı alanlarına erişimi sağlayacak ulaşım bağlantısı öngörülmemesi bakımından iptaline ilişkin kısmına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının ONANMASINA diğer kısımlar yönünden BOZULMASINA
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 06/05/2024 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.