Logo

Korkutma Nedeniyle Sözleşmenin İptali: Şartlar ve Etkileri

Günlük hayatta karşılaşılan pek çok sözleşme, tarafların özgür iradeleri ile oluşturulur. Ancak bazı durumlarda, taraflardan birinin korkutma (ikrah) yoluyla sözleşmeye zorlanması, hukuki işlemlerin geçerliliğini tartışmalı hale getirir. Korkutma, kişinin veya yakınlarının zarara uğratılacağı tehdidi altında istemediği bir hukuki işlemi yapması durumunu ifade eder. Bu yazımızda, korkutma şartları, ispatı ve sözleşmeye olan etkileri gibi konuları, Türk Borçlar Kanunu ve Yargıtay içtihatları ışığında ele alacağız. Böylece, korkutma nedeniyle sözleşmenin iptali konusunda derinlemesine bir bilgi sağlamayı amaçlıyoruz.

Korkutma (İkrah) Nedir ve Şartları Nelerdir?

Korkutma, bir kişinin kendisi veya yakınlarına yönelik zarar tehdidi altında istemediği bir hukuki işlemi yapmasına neden olan bir durumdur. Türk Borçlar Kanunu’nda belirtilen şartlar altında, korkutulan tarafın sözleşmeye bağlı olmadığı kabul edilir. Korkutmanın hukuki olarak kabul edilebilir olması için öncelikle tehdit eden tarafın eyleminin hukuka aykırı olması ve karşı tarafı korkutmaya yönelik olması gerekmektedir. Örneğin, bir kişiye ailesine zarar verileceği tehdidiyle borç senedi imzalatılması, korkutma şartlarını karşılar. İkinci olarak, tehdit esaslı bir korku uyandırmalı, yani karşı tarafın hayat, kişilik hakları, namus veya mal varlığına yönelik ağır bir tehlike oluşturmalıdır. Son olarak, tehdidin derhal gerçekleşecek bir tehlikeye ilişkin olması gerekmektedir. Bu şartlar altında yapılan bir sözleşmenin iptali mümkündür.

Korkutma Durumunda Sözleşmenin İptali

Korkutma durumunda, korkutulan tarafın sözleşmeyi iptal etme hakkı bulunmaktadır. Bu hakkın kullanılabilmesi için, korkutma şartlarının varlığının ispatlanması gerekmektedir. İspat yükü, korkutma iddiasında bulunan tarafa aittir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, korkutma olgusunun her türlü delille ispatı mümkündür. Pratikte, bir kişinin iş yerini devretmek zorunda bırakılması ve bunun arkasında tehdit unsuru bulunması, korkutma ile yapılmış bir sözleşmenin iptal edilmesi için örnek teşkil edebilir. İptal davası, korkutma iddiasında bulunan tarafın, korkutma şartlarını ve sözleşmenin bu durum altında yapıldığını kanıtlaması gerektiği bir süreçtir.

Korkutma İddiasının İspatı ve Yargıtay Kararları

Korkutma iddiasının ispatı, dava sürecinde kritik bir öneme sahiptir. Yargıtay, korkutma iddiasıyla ilgili davaları değerlendirirken, iddianın somut delillerle desteklenmesini arar. Örneğin, bir kişinin borçtan dolayı ailesine zarar verileceği tehdidiyle imzaladığı senedin geçersizliği, korkutmanın ispatı ile mümkün olabilir. Yargıtay kararlarında, korkutma iddiasını destekleyen delillerin sunulması ve bu delillerin korkutmanın şartlarını karşıladığının gösterilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu süreçte, tanık ifadeleri, yazılı tehdit mesajları ve diğer somut deliller, korkutma iddiasının ispatında önemli rol oynar.

Sonuç: Korkutma (ikrah), sözleşme hukukunda önemli bir yer tutar ve taraflardan birinin özgür iradesiyle hareket etmediğinin bir göstergesi olarak kabul edilir. Korkutma şartlarının varlığı ve bu durumun ispatı, sözleşmenin iptali için zorunludur. Türk Borçlar Kanunu ve Yargıtay kararları, korkutma durumunda sözleşmenin iptal edilebilmesi için gerekli koşulları ve ispat yükünü açıkça ortaya koyar. Bu nedenle, korkutma iddiasında bulunanların, iddialarını destekleyecek somut delillerle donatılmış bir şekilde hukuki süreçleri takip etmeleri önem taşır.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir